Sonra Mustafa Bey bizi başhekim yardımcısı Dr. Ruşen Bey’le
tanıştırdı. Tam manası ile bir beyefendi, inanılmaz zarif ve kibar biri olan
Ruşen Bey’le hep beraber elimizden geldiği kadar hastaneyi güzelleştirmeye caba
harcadık. Tablolar astık. Yönlendirme yazıları koyduk bazı duvarları rengarenk
boyadık.
Çocuk bölümüne girdiğimizde, güzel karım şöyle bir baktı,
irkildi. Bana döndü, ’’Sevgilim’’ dedi ‘’Burası çok soğuk ve sevimsiz. Çocuklar
zaten hastaneye gelmeyi sevmezler. Eminim burayı görünce kaçmaya çalışırlar. Ne
anneleri ne de babaları zaptedebilir onları. Korkarlar buradan çok korkarlar’’dedi.
Gözleri dolu dolu oldu.
Sonra sarışın, yeşil gözlü, güzel kadın kolları sıvadı ve en
az on beş gün uğraşıp, bu yazıma eklediğim resimleri, panoları bitirdi ve kendi
elleriyle çocuk bölümü duvarlarına astı.’’Hah’’dedi. ‘’Şimdi içim rahat etti.
Ben Yasemin’im seneler sonra işte bu hastanede yatıp oksijen
desteğiyle nefes almaya çalışırken, fırsat buldukça çocuk bölümüne gittim. O
resimlerin çocukların ne kadar ilgisini çektiklerini, anne babaların ne kadar
rahatladıklarını, çocuklarını o resimlerle ne kadar güzel oyaladıklarına bire
bir şahit oldum.
Resimler hala oradalar, çocuklar hala o resimlere bakıyorlar
ve anne babalar hala çocuklarını o resimlerle oyalıyorlar.
Ama yeşil gözlü güzel kadın’ın artık oksijen desteğine
ihtiyacı kalmadı.





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder