1 Eylül 2015 Salı

SAPIK



 Sevgili dostlarım bu yazımı sizlerle paylaşmak zorundayım. Çok güldüm. Hem güldüm hem duygulandım. İnşallah sizlerde gülersiniz. Sizleri her yazımla üzmek tercihim değil.

Hani sizlerle dün paylaştığım “RİCA” isimli yazım vardı ya. Beğenildi, paylaşıldı,  çok güzel, sevgi dolu, duygulu mesajlar aldım. Ama bir tanesi var ki sizlerle paylaşmaya karar verdim.

Efendim bu mesaj çok eski, çok sevdiğim, benim yaşlarımda, ortaokulu ve liseyi birlikte okuduğum, üniversiteye giderken aynı yurt odasını paylaştığım bir arkadaşımdan, yani kader arkadaşımdan geldi. Sonra da telefon açtı bana. Aramızda aynen su konuşma geçti.

Canım kardeşim, gözünü sevdiğim böyle rica, mica gibi yazılar yazıp başımızı derde sokma.
Niye,  ne oldu ki
Ne olsun senin tarif ettiğin gibi karıma sarılmaya kalktım.
Eee, ne güzel
Ne güzeli oğlum. Önce “sapıııık” diye bağırdı, sonra delirdiğime hükmetti. Şimdi de benle konuşmuyor.
Yavrum siz kaç senelik evlisiniz
Aşağı yukarı 45 senedir evliyiz.
Daha önce hiç sarılmadınız mı?
Sarıldık tabi ki sarıldık. Ama senin tarif ettiğin gibi değil.
Nasıl sarıldınız peki?
Sarıldık işte, herkes nasıl sarılıyorsa.
Herkesin nasıl sarıldığını nereden biliyorsun?
Görüyoruz artık kör değiliz ya.
Yani adet yerini bulsun diye.
Gerektiği zaman.
Çok merak ettim, ne zaman gerekiyor?
İşte ne bileyim, hani ayrılırken, seyahate falan çıkarken.
Onun haricinde hiç içinizden sarılmak gelmedi mi.
Yooook, zaten ben yorgun argın geliyorum, onunda dizileri var. Yani zamanımız olmuyor.
İnanmıyorum,  yani, birbirinize sarılmaya zamanınız olmuyor.
Oğlumuz 40 yaşına geldi. Anasına sarıldığımı görse herhalde beni döğer.
Bunları senden duyduğuma inanamıyorum. Neyse sonunda barışırsınız.
Kaç defa denedim. Korkulu, korkulu yüzüme bakıyor. Sana inanıp denedik işte.
O zaman sen kendi yöntemine dön, demek ki benim tarifim belli yaşlara kadar etkili. Sen nasıl alıştıysan öyle devam et. Et ki ikimizin de başı derde girmesin.

Ya vay anasını sayın seyirciler. Şimdi siz bu olayı nasıl yorumlarsınız. Bence hem komik aynı zamanda trajikomik.  Adamcağız 45 yıllık karısına şöyle bir sıkı sıkı sarılmaya kalkıyor. Sapık damgası yiyor. Veya oğlundan dayak yiyeceğinden korkuyor.


Yani “yesun oni ninesu, yesun oni ninesu” ( Türkçesi: yesin onu ninesi, yesin onu ninesi) Bu duruma başka ne yazabilirim bilmiyorum. İçimden bu geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder