22 Kasım 2017 Çarşamba

BİR EKİM SABAHI
Saatime bakıyorum Sabahın dördü. Döndüm durdum yatağımda. Denemediğim pozisyon kalmadı uyumak için, olmadı. Sonunda kalktım, çalışma odama indim, masamın başına geçtim, yazmaya başladım. Nikotine karşı hiç dayanıklılığım olmamasına rağmen bir de sigara yaktım, iyi mi? Heveslendim.
İşte, yazarlık böyle bir şey, kafanızda satırlar dans etmeye başladı mı yandınız. Dolu bir kafayla uyuyamıyorsunuz. Yazmanız lazım, boşaltmanız lazım o satırları. Başka türlü rahatlamanız mümkün değil.
Güzel bir sabah. Ortalık serinlemiş. Mahallenin bütün horozlarını tek tek dinliyorum. Köpekler havlıyorlar. Bazıları o kadar kararlı ve ısrarlı havlıyorlar ki sanki dünyanın sonu geldi sanıyorsunuz. Gece kuşları da var bu arada, dev çam ağaçlarının karanlığında ötüyorlar.
Oturdum sağ elim çenemde, bir yandan sakallarımla oynuyor, bir yandan düşünüyorum. Üç yıldır sizlere yazıyorum. Sonunda yeşil gözlü güzel kadını hepinize tanıttım. Onu sizlerle tanıştırdım. Gerekliydi bu yazılar, gerekliydi. Onun böyle sessiz sedasız ölüp, gömülüp gitmesine gönlüm razı olmadı. Çok yoruldum, çok üzüldüm, çok gözyaşı döktüm, çok midem yandı. Ama sonunda sizlere bir melekle yaşamanın güzelliğini, ve o meleği kaybetmenin inanılmaz acısını anlatabildim. Bana binlerce mesaj gönderdiniz. Rahmet okudunuz. Hatta bazılarınız yeni doğan bebeklerinize yasemin adını koydunuz. Dahası bahçelerine, iş yerlerinin önüne yasemin çiçekleri diken okurlarım oldu.
Sizlere güzel kızım Bahar’ı da anlattım. Boy boy resimlerini koydum. Onun o kalbiyle bakan güzel, derin kocaman gözlerini gördünüz. Kızımı da tanıdınız biraz. Bahar bu gün fevkalade bir ressam, başarılı bir piyanist, aynı zamanda gitar çalıyor, besteler yapıyor ve şahane şarkılar söylüyor. Sesi o kadar güzel ki. En önemlisi; herkesin sevdiği, sanatına ve kişiliğine saygı duyduğu bir insan oldu ve hiç kimsenin anlayamayacağı gizemli derin bir iç dünyası var.
İşte böyle “F” vitaminlerim canlarım benim. Eşim ve kızım benim herşeyimdi.. En güzel günlerimi onlarla paylaştım. Çok şanslı birisiyim çok. Benim ufkumu açtılar, bana güzel bir insan olmayı öğrettiler. Onlar sayesinde, onların sevgisiyle kocaman bir kalbim oldu benim. Şimdi birisi cennette, diğeri çok mutlu bir yaşam sürdürüyor. Eşi de başarılı bir ressam kendisi gibi.
Bana gelince yoruldum ama görevimi tamamladım. Sonra sizlere farklı yazılar yazdım. Hayatın farklı taraflarını paylaştım. Daha önce de yazdığım gibi kitaplarımdan alıntılar koydum facebook sayfama.
Bu gün Ekimin on dokuzu. Üç yıl oldu Yasemin’i toprağa vereli. Tırnaklarımızla kazıya kazıya yarattığımız güzelim sanat mağazamız, her köşesini dantel gibi işlediğimiz evimiz öksüz kaldı. Kurt köpeklerimiz öldüler birbiri ardı sıra, dayanamadılar.
Yasemin’e Allah senden razı olsun demiyorum. Razı olduğunu biliyorum. Çünkü yarattığına iftihar edeceği bir insandı o. Sanatıyla dünyayı güzelleştirdi, güzelliğiyle ışık saçtı, o güzel gülüşüyle içimizi ısıttı, kişiliğiyle insanlık öğretti, yol gösterdi, örnek oldu, ders verdi. Kızımıza mükemmel bir anne oldu. Bana 32 yıl cenneti yaşattı.
Mekanı cennet olsun demiyorum. Orada olduğunu biliyorum.
Sevdiklerinizle uzun, mutluluk dolu bir yaşam dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder