MELEK DE SEN DE, ŞEYTAN DA SEN DE...
Yalnızlık hayalkırıklığından daha kötü değil. Sevgi ve beklenti melekle şeytan gibi. Meleklerin kanat seslerini fark ederek yaşamak da, şeytanın dürtmelerine esir olmak da var hayatta. Herkesin tercihi kendine.
Melekler insanın kalbine şeytan insanın beynine yerleşir. Melekler bize gözlerimizi açik tutmayı, etrafımızdaki güzellikleri fark etmeyi, gülümsemeyi, hoşgörüyü, sabretmeyi merhameti, sevgiyi ,sevmeyi sevilmeyi., şükretmeyi, inançlı olmayı öğretmeye çalışırlar. Şeytan beynimizi ele geçirip yarattıği igrenç oyunlarla gözlerimizi kör etmeye, herşey de bir negatiflik, fesatlık oluşturmaya uğraşır. En büyük silahı dildir.
Dilini tut. Insanın başına ne gelirse dilinden gelir, Bir defa konuş, iki defa dinle, dilin kemigi yoktur. Boğaz dokuz boğumdur, (bir sey söylemeden 9 kez düşun) gibi deyimler ve ata sozleri veya benzerleri her din de her kültur de vardır.
İnsanin dili ve kalbi aynı telden çalarsa bu yüzüne akseder. Rahmetli Neşet Ertaş "Tatlı dillim, güler yüzlüm" türküsünü boşuna yazmamıştır. Dili kalbınin önüne geçen mutsuz olur, mutsuz eder.
Aynaya dikkatle bakan aslında meleği de, şeytanı da görür. Ama görmemezlikten gelir. Bu da şeytanın başka bir oyunudur.
İnsanların çoğu gözleri açık ölürler. Bu sanki büyük bir pişmanlığın göstergesidir.
Ama son pişmanlık fayda etmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder