NE GÜZELMİŞ ŞIMARMAK, ŞIMARTILMAK
Bakın çok sevgili bir okurum Ebru hanım son yazım "Bir anne giderse" yi okuduktan sonra şu yorumu yapmış. "BİR ANNE GİDERSE İÇİNİZDEKİ ÇOCUK GİTMEZ BELKİ AMA ÇOCUKLUĞUNUZ GİDER. KİMSENİN KÜÇÜĞÜ,YAVRUSU, ÇOCUĞU OLAMAZSINIZ. BABANIZDA YOKSA O ZAMAN ÇOCUKLUK BİTER. ONLAR HAYATTAYSA 70 YAŞINDA BİLE OLSANIZ HALA BİRİLERİNİN YAVRUSUSUNUZ.
Aklımı nerelere aldın götürdün Ebru. Ben 1963 yılında babamı kaybettim. Lise birdeydim, 17 yaşındaydım. 1970 yılında annemi kaybettim. Kanada'da yaşıyordum. Cenazesine bile gelemedim.
Yani 55 yıldır yetim, 48 yıldır öksüzüm. Bir de bu acıların üstüne ne acılar eklendi ne acılar. Yani senin yazdığın gibi çocukluğum yıllar önce gitti .O zamandan bu zamana kimsenin küçüğü ve yavrusu olamadım. Bir de üstüne üstlük 20 yıl bütün kardeşlerimden, akrabalarımdan, arkadaşlarımdan, dostlarımdan 8721 km ülkemizden uzakta yaşadım. Büyüdüğümü sadece ben fark ettim.
Belki sizlere bütün bu yazıları yazmam bir günah çıkarma bir özlem duygusu sonucu. Belki hasret gidermeye uğraşmak. Belki de yıllar önce kaybettiğim şımartılma duygusunu ucundan yeniden yakalamaya çalışıyorum.
Artık büyüsem de, hatta 70 yaşını geçip büsbüyük olsamda da hala anam babam diyor o şımartıldığım günleri çok özlüyorum biliyor musun?
Ne güzelmiş "Anam bana bakar", babam bana sahip çıkar" diyebilmek.
Ne güzelmiş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder