Hep birileri oldu hayatımda ve ben hep birilerini sevdim. Onlarda beni sevdiler ama hep ayrıldık sonunda.
Kimisiyle bir gün, kimisiyle bir hafta, kimisiyle bir ay, kimisiyle bir yıl, kimisiyle altı yıl geçirdim. Ama her biriyle sadece 5 dakika sürdü ayrılmamız.
Yasemin’ime rastladığımda 34 yaşındaydım ve kalbim artık nasırlaşmıştı.
O güzel kadın güzelliğiyle, kadınlığıyla, inanılmaz kişiliğiyle, tertemiz pırıl pırıl yüreğiyle işte o nasırlaşmış kalbi yumuşacık yaptı, sevgiyle doldurdu, taşırdı.
Beni kendi içimden çıkardı, dünyayla yeniden tanıştırdı, hayatı ve insanları sevmeyi, sabrı fedakarlığı öğretti.
Kendine aşık bir insanın ne kadar yalnız ve mutsuz olacağını bir tokat gibi vurdu yüzüme. Paylaşmanın güzelliğini gösterdi.
Aslında ben bir cep telefonuydum, o benim şarj aletimdi.
Şimdi geri kalan şarj aleti kaybolmuş bir eski telefon işte.
Ben bunu anlatmaya çalışıyorum yazılarımla. Neden ümitsiz olduğumu ve neden toparlanamadığımı.
İnsan artık bulmasının imkansız olduğunu bile bile kendi şarj aletini arıyor.
Yeni şarj aletleriyle olmuyor ki, uymuyorlar ki!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder