12 Kasım 2015 Perşembe

DANCING HARRY (DANS EDEN HARRY)


Netsel marinada ki sanat mağazamda yalnız oturuyorum. Bu gün yine inanılmaz, insanı hiç yormayan, yıpratmayan, yakmayan o kadar güzel pırıl pırıl bir güneş var ki dışarıda. Bu günler yabancıların Kızılderili Yazı, bizim Pastırma Yazı dediğimiz günlerin sonu. Kış başlamadan son teselli günleri.
Pavorotti dinliyorum, nasıl güzel söylüyor, nasıl güzel bir orkestra var arkasında. Ne güzel dinlerdik bu muhteşem adamı Yeşil Gözlü Güzel kadınla el ele, nasıl duygulanır, nasıl sarılırdık birbirimize ve nasıl üzülmüştük Pavorotti ölünce. Recondita Armonia’yı söylüyor güzel adam şu anda.
Kanada’dan Türkiye’ye dönüp Marmaris’e yerleşip, iş yerleri açıp karıkoca manyak gibi çalışmaya başlamadan önce, bizde gecelerin zevkini yaşar, lokantalara barlara gider, sahilde el ele uzun yürüyüşlere çıkardık.
İçmeler’de Martı Otel’in sahildeki barında çok iyi bir zenci caz şarkıcısı olduğunu duyunca bir akşam adı geçen bara gittik. İri yarı, kilolu kısa saçlı, 60 yaşlarında, gözlüklü boynunda kocaman gümüş bir muska taşıyan müzisyen hakikaten başarılı birisiydi. Tek başına kendine göre ayarladığı bir ses düzeni yardımıyla mükemmel bir resital veriyordu. Güzelimle birlikte yüzümüzde mutlu bir gülümseme ve hayranlık ifadesiyle adamı izlemeye başladık.
Birden piste en az 75 yaşlarında zayıf kamburu çıkmış, uzunca boylu, dereceli gözlüklü, kısa kıvırcık saçlı bir adam fırladı ve yüzünde dalgın bir gülümsemeyle kendi kendine dans etmeye başladı. Müzisyen şarkısını bitirdikten sonra. Bizlere döndü ve “bayanlar baylar bu dans eden beyin adı Dancing Harry her akşam buraya gelir bir müddet dans eder sonra da bırakır gider. Endişelenmeyin zararsızdır” dedi. Tabi gülüşmeler oldu sağdan, soldan. Müzik tekrar başladı Adam da dansına devam etti.
Birden Yasemin elimi sıktı ve gözlerime baktı. Gözlerinde hiç o güne kadar fark etmediğim bir ifadeyle ayağa kalktı. Gözlerimin içine biraz daha baktı. Hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp piste çıktı ve adamla dans etmeye başladı. O kadar güzeldi ki.
Lokantada ki insanlar film artistlerine taş çıkaracak kadar, güzel yemyeşil gözlü, arslan yelesi gibi sarı bukle bukle saçlı, uzun boylu, çok iyi giyimli böyle bir kadının, yarı deli bir adamla dans etmesine bir mana veremediklerinden şaşkın şaşkın seyretmeye başladılar.
Zenci şarkıcı proğramına ara verinceye kadar dans ettiler. Sonra müzik sona erince alkışlar arasında Dancing Harry Yasemin’in önünde diz çöktü, sağ elini çok zarif bir şekilde tutup öptü. Yasemin’e masamıza kadar refakat etti, Sandalyesini çekti oturttu. Sonra bana döndü yüzünde inanılmaz bir müteşekkirlik ifadesiyle teşekkür etti. Elimi iki eliyle iki büklüm olacak kadar eğildi tuttu ve sıktı, İngilizce defalarca tekrar teşekkür etti. Sonra ikimize “good night” deyip çıktı gitti.
Yasemin’le karşılıklı bakıştık. Gözleriyle o kadar çok şey anlatmaya çalışıyordu ki. Hiç konuşmadık. Bir müddet birbirimize baktık durduk. Sonra sevgilim oturduğu sandalyeden kalktı, yanıma oturdu. Hiç kimseye aldırmadan beni uzun uzun öptü. Sonra bir eliyle elimi tuttu, diğeri ile bana sarıldı. “Hiç kimse insanlar kendine gülecek kadar yalnız kalmamalı, bilhassa dans etmeyi bu kadar seven birisi bunu hiç hak etmiyordu, dayanamadım. Bana kızmadığın için çok teşekkür ederim. Ne güzel adamsın sen” dedi.
Sonra o güzel gözleri dolu dolu yüzüme baktı. “biz hiç ayrılmayacağız değil mi” diye sordu.“ insanının senden ayrılması için aklından zoru olması lazım” diye cevap verdim. “söz mü diye sordu. O kadar güzel bakıyordu ki gözlerimin içine, dayanamadım bende onu hiç kimseye aldırış etmeden uzun uzun öptüm. “Söz” dedim.“İyi o zaman” dedi. Sonra yüzünü tam kalbimin üstüne yasladı. Bir müddet sonra “Sana inanıyorum, kalbinde öyle söylüyor” dedi, yüzüme bakmadan.
Öyle güzel bir akşamdı ki, denizden yükselen minik dalgaların şıpırtısını sarmaş dolaş oturduğumuz masamızdan duyabiliyorduk yeşil gözlümle. Mehtap bile vardı. O akşam onu bir daha, bir daha sevdim. Çok sevdim.
(Kimbilir, belki bu anım sizlere nasıl birisini kaybettiğimi, neden hala toparlanamadığımı ve neden devamlı yazdığımı biraz olsun anlatır. Beni mazur görür, “senin psikolojik bir tedaviye ihtiyacın var demezsiniz”)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder