7 Ocak 2020 Salı

KAZ DAĞLARI GELİYORUZ

CUmartesi gece yarısı 46 kişi( 6 erkek, 40 kadın) Kaz dağlarında olanları protesto etmek ve Fazıl Say'ın konserini izlemek için belediyenin bize tahsis ettiği bir otobüsle istikamet Kaz Dağları hareket ettik.

Bizi götürecek otobüs önümüzde durduğunda bizim çevreci hanımlar önden yer kapmak için öyle bir saldırdılar ki. Bir an Migros et reyonunda ucuzluk yaptılar zannettim.

Neyse yer bulduk oturduk ezilmeden. Dedik ya otobüste 46 kişiyiz. Yaş ortalaması altmış, kilo ortalaması 70. Maşallah tatlı bir huzur evi dinginliği var. Bir de kafile başkanı hanım "uzuuun yürüyüşler yapabiliriz" diye ikaz etti herkesi. Bu kalabalık nasıl uzun yürüyüş yapabilir hayret ettim. Sanki bütün enerjilerini önden yer kapmaya çalışırken tükettiler gibi geldi bana.

İyi de yahu kardeşim sormazlar mı adama bu memleketin gençleri nerede lan? diye. Hala ülkeye bizim gibi eskiler sahip çıkmaya çalışıyor. Gençler sağ olsunlar kafalarını cep telefonlarından kaldırıp etraflarında ne olup bittiğini farkına varmıyorlar ki.

Sonunda tam zamanında, gece yarısı otobüs hareket etti. Allah selamet versin gidiyoruz. Ne zaman varacağız, nerede kahvaltı yapacağız, vardığımızda ne yapacağız hiç bir fikrimiz yok. Bizden ne beklendiğini bilmiyoruz. Belki sadece ben bilmiyorum, bütün hanımlar birbirini tanıyorlar gibi Herkes rahat rahat sohbet ediyor hal hatır soruyor, bir muhabbet, bir muhabbet. Bir yandan da tırnaklarını törpülüyorlar. Yapmayın etmeyin madenciler bize saldırırsa o tırnaklara ihtiyacınız olabilir diye feryat ettim. What fayda, aldırış bile etmediler.

Ama sağ olsunlar. Börekler hazırlanmış, kurabiyeler yapılmış. İzzet ikram, bir karbonhidrat patlaması yaşamaya başladık ki sormayın gitsin

Neyse, 6 adet ihtiyaç molasından sonra sabah 11 sularında Kaz Dağlarına vardık. Trafik yoğunlaştı.

Güçlükle Fazıl Say'ın konser vereceği yere ulaştık. Kardeşim dağ taş insan, binlerce araç. Bir trafik, bir karışıklık, konser zaten başlamış. Fazıl Say'a değil yaklaşmak Fazıl Say'ı görmenin imkanı yok. O kocaman kuyruklu piyanoyu dağın tepesine nasıl çıkarmışlarsa. Helal olsun valla. Adam zor çıkıyor.

Fazıl kardeşim güzel romantik duygulu parçalar çaldı. Ses düzeni iyiydi, koyun kaval dinler gibi dinledik, alkışladık, bravo diye bağırdık. Sonra Kaz Dağları için yeni bestelediği parçayı çaldı. Daha doğrusu çalmadı piyanoyu dövdü. Sanki kızgınlığını piyanodan çıkardı. Ben piyanonun yerinde olsam" lan beni dağın tepesine çıkardın, bir de ne dövüyorsun?" Der isyan ederdim.

Sonra konser bitti rezillik başladı. 10 binin üstünde ne yapacağını' nereye gideceğini bilmeyen, o kalabalıkta birbirini kaybetmiş panik yaşayan insan. Bir o kadar da araba. Otobüsümüzü bulup binene kadar öldük öldük dirildik. Güneşin altında süründük.

Marmaris'ten Kaz Dağlarına 11 saatte geldik. 11 saatte de geri dönüş. Şimdi dönüş yolundayız' Önce şarkılar türküler söyledik. Koro kurduk. Şimdi herkes uyuyor. Çok yorulduk ama içimizde üzerimize düşen görevi yapmanın gururu ve rahatlığı var. Önümüzde ki Salı günü Fazıl Say  Datça'ya geliyor. Datça Marmaris'e sadece bir saat ama çok yoruldum, gitmeyeceğim.

Şu anda Aydın'a geldik. Bir tek Soför uyumuyor. Ben uyumuyorum, düşman uyumuyor. Geri kalan herkes mışıl mışıl. Saat sabah ikisi. İki saatlik yolumuz kaldı.

Vatan sağ olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder