Yasemin’in ilk kemoterapi proğramı tamamlanıp, kan değerlerinin düşmesi hatta saçlarının çıkmaya başlaması ikimizi de bayağı ümitlendirmiş, sonunda hastalığın kontrol altına alındığını zannetmiş sevinmiştik.
Tam eski mutlu günlerimize dönmeyi hayal ederken birden yeşil gözlü güzel kadının, başı dönmeye, dengesi bozulmaya ve aniden midesi bulanmaya başladı. Hemen bir M,R çektirmemiz önerildi.
M.R. sonuçlarında maalesef Yasemin’in beyninde iki adet tümör olduğu ortaya çıktı.
Hemen İzmir’e dönüp tedaviye başladık.
9 Eylül Hastanesi Radyoloji bölümünde yapılan tetkikler sonucu her şeyin daha başlangıç safhasında olduğu, dikkatle planlanmış bir tedavi ile iyi neticeler alınabileceği söylendi. Biraz olsun rahatladık, moralimiz bir az olsun düzeldi. Yasemin o günlerde bir tamirat geçiren Radyoloji bölümüne bir tablosunu hediye etmeye karar verdi.
Hastaneye geri döndüğümüzde Marmaris’ten getirdiğimiz, anne kızın birbirlerinin resmini yaptıkları ”ana ve kuzusu” isimli tabloyu getirip Doçent O. Hocanın önüne koyduk. Tabloya hayran olan ve herhalde böyle bir başarılı çalışma beklemeyen O. Hoca tabloyu hemen Radyoloji bölümünün en ilgi çeken duvarına astırdı.
Şimdi burada Mehmet Ali Kılınç kardeşimin “Yalnızca Yalnızım” kitabından aldığım bu güzel satırları sizlerle paylaşıyorum.
” Bazı kadınlar hep gülümser. Seversin gülümser, sarılırsın gülümser, saçlarını koklarsın gülümser gecenin soğuğunda ona armağan ettiğin şarkıyı dinler gülümser. İntihar etmez ama bizler etrafa savurduğu tebessümlerin altında ne büyük acılar yattığını, içinde yaşadığı savaştan her geçen gün ne kadar çok yara aldığını gülümserken “iyi değilim” demek istediğini görmeyecek kadar körleşir ve buna sebep olduğumuzu anlamayacak kadar insanlıktan çıkarız”.
Radyolojide ki her ışın seansından sonra Yasemin yüzünde, her şeye rağmen kaybetmediği o güzel gülümsemesiyle bana sarılır “Sevgilim bak bu günde ölmedim. Hadi beni güzel bir yerlere götür” derdi.
İnanılmaz gururlu, inanılmaz asil, hastalığın ne yaparsa yapsın acizleştiremediği, ölümle dalga geçecek kadar cesur. Şimdi siz bu kadını nasıl sevmezsiniz, nasıl özlemezsiniz, nasıl yüreğinizin en güzel yerine koymazsınız, her hatırladığınızda nasıl yüreğiniz cayır, cayır yanmaz, ben mi yanlışım, ben mi yanlış yaratılmışım, ben mi…. Neydi ki günahımız? Neydi yani? Neydi?
Yasemin artık yok, ama işte bu tablo hala o bölümde o duvarda asılı. Allah yolunuzu düşürmesin ama olur da bir gün yolunuz 9 Eylül Hastanesi Radyoloji Bölümüne düşerse bu tabloyu görün, yeşil gözlü güzel kadını hatırlayın. Hatta içinizden gelirse dua bile edebilirsiniz.
Sevinir, gülümser size. Her şeye rağmen, bütün acılarına rağmen.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder