29 Haziran 2015 Pazartesi

BİR RAMAZAN YAZISI;ALABİLDİĞİNE ÇOCUK OLMAK


Çocukluğumda, kış aylarında ramazanlar inanılmaz güzel olurdu. Belki de bize öyle gelirdi. Ocak ayında o Sivas’ın inanılmaz soğuk zemheri gecelerinde, babacığım kalkar, sobayı yakar, bizleri sahura kaldırırdı. 

Sahur süresince dışarıda davul-zurna çalınır, insanlar o soğukta sıcak evlerinden altta pijama, üstte paltolarıyla dışarı fırlar, davul-zurna eşliğinde halay çekerlerdi. Sonra davulcu ve zurnacı her evin önünde ayrı havalar çalar, bahşişlerini almadan gitmezlerdi.

Davulcu ve zurnacı nedense hep bizim evin önüne gelince ”Naciye, Naciye cilveli Naciye” şarkısını çalarlardı. Babam anneme “Yahu Naciye, neden bu adamlar hep bizim evimizin önünde başka bir şarkıyı değil de bu şarkıyı çalıyorlar? Doğru söyle, zurnacıyla aranızda benim bilmediğim bir şeyler mi var? Bak sen itiraf etmezsen ben aşağı iner , zurnacıya sorarım haaaa” derdi.( bu arada herhalde annemin isminin Naciye olduğunu anlamıştırsınız) Annem de “ Koca herif deli mi ne? Ben ne bileyim niye çalıyor. Şunun çocukların önünde söylediği şeye bak” diye kızardı babama….

O zamanlar çocuktum. Alabildiğine çocuktum. Ne güzeldi alabildiğine çocuk olmak. Annenin babanın varlığını, onların kanatlarını hissetmek, onların kanatlarının altına girmek, yaşamak. Ne güzeldi.

Yeşil gözlü güzel kadını da tanımamıştım o zamanlar. Daha dünya da bile yoktu. Ölümden de,hasretten de, aşktan da, aşık olmaktan da haberim yoktu.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder