Yasemin’im bugün tam on ay oldu birbirimizden ayrılalı. Hasretin içimi nasıl yakıyor bilemezsin. On ay oldu ve bu ateş 10 defa daha arttı. Sönmüyor, azalmıyor, büyüdükçe büyüyor. Söndürmeye uğraşmıyorum. Ya ben, ya o oldu artık, ama ne ürküyor ne de korkuyorum ve de seni çok özlüyorum çok.
Sen bana ağlarken gülebilmeyi, gülerken ağladığını gizlemeyi öğrettin. Tahammülü, affetmeyi, fedakarlığı öğrettin.
Ölüme giderken bile gözlerinle, zorlukla becerebildiğin gülümsemenle, “hiç senden ayrılıp bir yerlere gitmek istemiyorum ama, bu kadarmış, ne olur çok üzülme” diyecek kadar erdemli olmayı öğrettin.
Sen bana insan olmayı öğrettin. Sen bana dışarıda yeni bir dünya olduğunu, benim de bir ruhum olduğunu ve ruhumun o dünyaya ait olduğunu öğrettin.
Keşke dünyayı senin o güzel gözlerinle görebilseydim.
Belki de ben seni, son nefesine kadar aklı başında sevmeyi öğrenemedim. Hep bir şeyler yarım mı kaldı acaba diye yiyip bitiriyorum kendimi şimdi. Seni, yeteri kadar sevebildim mi, seni, senin istediğin gibi yaşatabildim mi. O dağlar kadar hak ettiğin sevgiyi, ilgiyi sana gösterebildim mi. Bilmiyorum, bilmiyorum.
Hiç şikayet ettiğini duymadım ki.
En çok da ellerim ellerimin arasında terleyen o mahçup ellerini arıyor. Ellerin ellerimi unuttu mu acaba diye düşünüyorum, sonra gözlerimi kapatıyorum bu defa da o güzel saçlarından yayılan kokunu duyuyorum. “Senden kurtuluş yok kızım” diyorum kendi kendime, ama şikayet etmiyorum.
Senin mateminde güzel canım be, senin mateminde Yasemin kokulu.
İyi geceler sevgilim deyip uykuya daldığında, seni hemen özlemeye başlar, sabaha daha kaç saat kaldı diye bakardım saatime biliyormusun. Sabah olsunda o yemyeşil gözler bana gülümsesin, “Günaydın sevgilim” diyen sesini duyabilmek için..
Biz seninle nefes almamızı bile paylaşırdık. Ama ben sevgimle ayaklarına hiç zincir vurmadım ki. Kişiliğinin önünde hiç durmadım ki. Aramızda hep esen rüzgarlar olurdu seninle benim.
Seni düşünürken, o güzel günlerimizi, anılarımızı, sevgimizi, paylaştığımız o inanılmaz 32 yılımızı düşünürken, yüreğim öyle bir kabarıyor ki sanki göğüs kafesim yırtılıverecek üzerlerinde “Ben Yasemini seviyorum, hep seveceğim işte” yazan yüzlerce kırmızı beyaz balon gökyüzüne uçuverecekler gibi hissediyorum.
Şimdi, hiç sevmediğim, senin olmadığın bu dünyaya alışmaya, senin olmadığın bu dünya da nefes almaya çalışıyorum, sadece yaşamaya devam etmek için. Ama bu hayat o kadar yoruyor, o kadar yıpratıyor ki beni.
Aradan 10 ay da geçse 10 yılda geçse değişen bir şey olmaz ki. Çünkü sen her yerdesin, her şey sensin be yeşil gözlüm.
Bize nazar değdi güzelim, valla nazar değdi, daha yeni yeni anlıyorum.
Yıllarca o kadar kişi saçlarına, gözlerine, yarattığın eserlere hayranlığını dile getirdi, iltifat etti ki sana…
Her duamda” Allahım madem Yasemin’imi bu kadar erken aldın, onun kıymetini bil, ona sahip çık, ne olur, onu benim kadar sev ” diyorum.
Bilmiyorum duyuyormusun?

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder