22 Eylül 2017 Cuma

CALIŞ ÇALIŞ, BOK VAR...
Çocukken çok yaramazdım ve çok güçlüydüm. Ama bu gücümu kimseyi hırpalamak veya döğmek için kullanmazdım. Güreş tutardık mahalledeki çocuklarla. Beşini, altısını sıraya dizer kolaylıkla yenerdim, birbiri arkasına. Tereyağından kıl çeker gibi yenerdim. 12 yaşındaydım
Liderliğim elebaşılığım kabul edilmişti çocuklar arasında o yıllar. Ne dersem yaparlardı. Bana hayranlık duyar, güvenirlerdi.
Okullar tatil olup evde vakit geçirmeye başladığımda anamın bana duyduğu sevgi kontrol edilemez bir hale gelir, sonunda babama "Ahmet bu oğlanı başımdan al, yoksa ya onu öldurürüm ya kendimi" derdi. Babam bu tepkiye saygı duyar, hep beni oyalayacak bir şeyler bulurdu. Köylere yapılacak okulları ko-ordine ettiginden beni bu köylere malzeme götüren soförlere ve fen nemurlarına emanet eder mümkün olduğu kadar uzak köylere gönderir, başından savar, bir gün bile olsa rahatlardı.
Sonra babam bana ilk işimi buldu. Bir benzin istasyonunda çalışmaya başladım. Bu bir BP, Btitish Petrol İstasyonuydu. Temizlik yapıyordum tuvaletler dahil. Ara sıra benzin pompasını alıp arabalara benzin ve mazot vermeme müsade ediyorlardı. Temizlikten nefret ediyordum ama pompayı kullanmayı, benzin veya mazot doldurken rakamların değişmesini seyrediyor, çıkan sesi seviyordum.
Bir hafta sonra bana ödeme yaptılar. Çok heyecanlandım. Çünkü bu ilk kazandığım paraydı. Sevinçle babama koştum, paramı gösterdim. O da saçlarımı okşadı "Aferin oğlum" dedi Müthiş gururlandım.
Ikinci haftaydı, istasyonda çalışan diğer çocuktan babamın istasyondaki kalfaya para verdiğini, onunda bana kendileri ödüyormuş pozlarında ödeme yaptığını ögrendim. Çocuk Istasyonun sahibi ile kalfa konuşurken duymuş, bir de kahkaha atıyorlarmış. Yani babam beni çalıştırmaları için üste para veriyormuş.O gün işi bıraktım ve günlerce babamla konuşmadım, yemek yemedim. Eve yatmadan yatmaya gittim.
1963 yılında babamı kaybettik. Lise birdeydim. Yaz geldiğinde Sivas Ziraat Bankasın da çalışmaya başladım. İki ay sonra çıkardılar, bordo rengi kadife pantolon giyiyorum diye. Bankanın standartlarına ters düşüyormuş.
İstanbul'da Üniversitede okurken anamın dul, benim yetim maaşım geçinmemize yetmediğinden, Turkiye Genclik Teşkilatı
Turizm bölümünde çalıştım okulun sonuna kadar.
Sonra Allah nasip etti Kanada'ya gittim. Geceleri, sabahlara kadar taksi sürdüm, üniversite paramı kazandım. Mezun oluncaya kadar tam 4 yıl. Psikoloji derslerinde öyle güzel uyurdum ki. Çok başarılı bir öğrenci olduğumdan mezun olmadan Sheraton Otel Şirketi beni işe aldı. Bu defa kendimi ispatlamak, adamları utandırmamak için gece gündüz deli danalar gibi çalıştım Çok güzel bir kariyer sahibi oldum. 30 yaşındaydım ve hiç tatil yapmamıştım.
40 yaşında kızım doğdu. Herşeyi bırakıp eşimi kızımı alıp Türkiye'ye döndüm. Hiç hayatımda esnaflık tecrübe olmamasına rağmen Marmaris'te esnafllığa başladım. Önce bir hediyelik eşya mağazası, sonra bir mağaza daha, yetmedi bir de restoran açtık.
Marmaris'te turizm sezonu ile tanıştık. 7 ay gece gündüz bir gün bile tatil yapmadan karı- koca manyaklar gibi calıştık, yıllarımızı verdik.
Fellini benim idolumdur. Bütün filmlerini defalarca seyrettim. Bu filmlerin birinde duvar iscileri duvar örüyorlar ve sarkı söylüyorlardı. Şarkının sözleri şöyleydi; Dedemin dedesinin dedesi bütün hayatı boyunca duvar örmüş. Dedemin dedesi de bütün hayatı boyunca duvar örmüş. Dedem de bütün hayatı boyunca duvar ördü. Babam da bütün hayatı boyunca duvar ördü. Simdi ben de duvar örüyorum. Hala bir evimiz yok.
71 yaşındayım ve hala calışıyorum. Babam da hep çalıştı. Dedem de hep çalıştı. Dedelerimin dedesini bilmiyorum. Ama eminim onlar da bütun hayatları boyunca calışmışlardır. Resimde yanimda duran mutlu şahıs abim. 83 yaşında aklı başına geldi. Çalışmayı bıraktı.
Ben de yoruldum artık. Belki de bazı günler dünyayı omuzlarımda taşıyor gibi hissetmem bu yüzden.
Aslında hayat, sonunda kahramanının başına ne geleceğini cok iyi bildiğimiz bir öyküden başka bir sey değil. Bu salaklık, bu vurdum duymazlık niye ise?
Bilmiyorum ki
..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder