22 Eylül 2017 Cuma

VLADİMİR...
Vladimir'le Kanada'ya geldikten kısa bir süre sonra tanıştım. Aralıklı olarak birbirimizi görsekte arkadaşlığımız her geçen yıl daha bir kuvvetlendi daha bir dal budak sardı.
Keyfi yerine gelince mükemmel, tiyatrofonik sesiyle şiirler okur, şarkılar söyler, fıkralar anlatır ve de tarihin ta nerelerinden bulur bilinmez, birbirinden ilginç olayları dile getirirdi Vladimir. Aynı zamanda başarılı bir aktördü.
Vladimir ve dünyalar tatlısı eşi Zlatka ile çok güzel anılarımız oldu. Ben Zlatka gibi bir rakı sofrası hazırlayan başka kimse tanımadım. Kadıncağız bir yandan misafirleri ağırlar, bir yandan da, hiç itiraz etmeden Vladimir'in bitmez tükenmez isteklerini yerine getirmek icin çırpınır dururdu.
"Zlatka sigaramı getir, Zlatka müziği koy, Zlatka bu karının sesini beğenmedim, başka bir şey koy, Zlatka buz nerede?, Zlatka kadehini kaldır, Zlatka telefona bak, Zlatka mumu yak, Zlatka ışıkları azalt". Biz yeter ulan bırak kadıncağız biraz otursun da nefes alsın dedikçe, "Hayır efendim, siz misafirsiniz, o ev sahibi" der, özel rakı bardağını kaldırır, önce kalbinin üstüne koyar, sonra bizlerle tokuşturur, büyük bir yudum alır, kadehi alnına dokundurur, masaya geri koyar ve "Zlatka ben bu sarkıyı sevmedim, cabuk diğer şarkıya geç" diye bağırırdı.
Vladimir Bulgar asıllı olmasına rağmen Türk'üm diyenlerden daha Türk, milliyetçi geçinenlerden cok daha milliyetçi biriydi. Bir araya geldiğimizde anlattığı İstanbul anılarını zevkle dinler, hiç susmasını istemezdim. Hatıralarını Cahit Sıtkı'dan, Ümit Yaşar'dan, Atilla İlhan'dan, Orhan Veli'den siirlerle süsler, her siirin sonunda dinleyenlerin gözlerinin içine gülümseyerek sevgiyle bakardı.
Boğaz'a hayrandı. Zlatka'yla boğazda, sabahtan akşama kadar oturduklarından bahsederken, sigarasından derin bir nefes çeker, siyahımsı kahverengi gözleri dalar dalar giderdi.
En çokta Zlatka ile tanışmasını anlatmasını isterdim. O da beni kırmaz, bilmem kaçıncı defa anlatırdı. İstanbul'da bir partide tanıştığı Zlatka'ya bakmış bakmış ve kendinden cok emin bir edayla yanına gidip, "Ben seninle çıkmak istiyorum", demis. Zlatka Vladimir'i söyle bir baştan aşağı süzmüş ve "Bok cıkarsın" cevabını vermiş. Ama derelerden sular akmış, sonunda evlemişler, iyi de etmişlerdi.
(Bu bölüm Şubat 2009 yılında yayınladığım "Kanadolu' adlı kitabımdan alınmıştır. Vladimir hakkında yazdığım bu bölümü ona gösterip sürpriz yapmak istemiştim. Maalesef Vladimir'i kitabım basılmadan bir ay önce bir beyin kanaması sonunda kaybettik. Hasret yapacağını yaptı. Zlatka da bir yıl sonra bir kalp krizi sonucu hayata veda etti. İkisi de daha 60 yaşının başlarındaydılar).
Bu yazımı Vladimir kardeşimin havasına girdiginde okuduğu kısa bir şiirle noktalıyorum.
Bodrum'da rakı içiyorum.
Birden bir martı havalandı
Turk müydü
Yunanlı mıydı
Anlayamadım ki..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder