22 Eylül 2017 Cuma



Soyleyemem derdimi derman olmasın diye yazmış sair. Biz derdimizi söyledik, bir dövmediğiniz kaldı bayramda böyle yazı yazılır mı diye. Boşuna doğru söyleyen dokuz köyden kovulur dememişler yani. Bir "Niye öldün lan?" demediniz. Neyse seviyorum sizleri. Aha bayram hediyeniz, yüzünüz gülsün o zaman.
ŞARKILARIN DİLİ
Vallahi sevgilim gözleri aşka gülen taze söğüt dalı da olsan, benim bu akşam İstanbul'un bütün meyhanelerini dolaşıp kadehlerdeki dudak izlerinde seni aramaya niyetim yok. Çok yorgunum. Her yorgunum dostlarım yorgunum artık, vefasız yıllara dargınım artık dediğimde bana kızıyorlar. Bütün eklem yerlerim ağrıyor. Geceleri uyku girmiyor gözüme, zalım yastık diken oldu yüzüme. Doktora git diyordun gittim. Oturdum, güzel bir kadındı doktor. Nabzımı tuttu. Başını kalbime koy doktor, nabzımı bırak dedim. Yüzüme dik dik baktı. Neden baktın bana öyle, derdin nedir bana soyle dedim. Çene ishali olmussun, sana ilac yazayımda çenen düzelsin dedi.
Düşünüyorum da ne güzeldin sen bir bahar aksamı sana rastladığımda. Sevinçli bir telaş içindeydin cünkü 120 kg değildin. Belin omuzların ve kalcaların aynı hizada birlesmemis, kare olmamıştın. Beyoğlunda geziyor, gözlerini süzüyordun. O günler ne güzeldi. Manda henüz söğüt dalına yuva yapmamış, yavrusunu sivrisinek kapmamıştı. Aklımı başımdan almıstın, hülyalara dalmıştım. Sana, ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır demeye calışırken az kalsın tramvayın altında kalıyordum.
Hatırlıyor musun Amerikalılar aya cıktığı gün biz seninle Heybeli'de mehtaba çıkıyorduk. Bir de ben sana benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında dediğimde şakır şakır yağmur yağmış donumuza kadar ıslanmıştık.
Heyecan kalmadı artık hayatımızda diyorsun. Bak ne yapalim canım, Izmir'e taşınalım. Bir münasip zamanda mesela saat on da bulusalım kordon da veya minareden at beni in asağı tut beni.
Ne diyorsun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder