ÇARESİZLİĞİ YARATAN KİM ACABA?..
Büyük acılar büyük kayıplar getiriyorlar. Gökyüzünün rengi değişiyor. Geceleri yıldızlar eskisi gibi parlamıyorlar. Kuşlar bir başka ötüyorlar sanki. Yağmuru fark etmiyorum. Bahar geliyor ne papatyaları görüyorum, ne kıpkırmızı gelincikler umurumda. Bir cümleye başlıyorum sonunu getiremiyorum .Beynim seyahate çıkmış gibi hissediyorum. Oturduğum yerden kalkmak istemiyorum. Zaten kalksam da neden kalktığımı, nereye gideceğimi bilmiyorum. Lokmalar boğazımdan geçmiyor. Sanki yemiyor içmiyor yüzümü dolduruyorum. Tat alamıyorum ki her yediğim aynı.
Ölüp gidenleri anımsadıkça yaşama devam etmek gidenlere ihanet etmek gibi geliyor.Yaşamı bir yaşam arsızlığı gibi görmeye başlıyor insan. Böyle acılar yaşadıkça yaşamaktan bıkıyor, yeniden sevmeye korkuyorum.. Kendi cenazemin hayallerini kurduğum bile oluyor. Ölüp gideyim de görsünler diye de düşünüyorum arasıra, kim görecekse. İnsanlar benimle konuşuyorlar sadece dudaklarının hareketlerini görüyorum. Söylediklerini anlayamıyorum. Herşey karmakarışık geliyor. Hiçbir şeye odaklanamıyorum.
"Allah geride kalanlara ömür versin" cümlesi bir intizar, bir beddua gibi geliyor sanki..
Ananızı kaybettiğinizde ananızın, babanızı kaybettiğinizde babanızın, kardeşinizi kaybettiğinizde kardeşinizin, evladınızı kaybettiğinizde evladınızın, arkadaşlarınızı kaybettiğinizde arkadaşlarınızın değerini anlamanın tek yolu bu mu acaba?
Bütün bunlar imtihan mı, ceza mı, gözdağı mı, intikam mı, ders mi, anlayamadım ki..
Sevmenin, bağlanmanın karşılığı neden bu kadar acı çekmek olsun ki?
Bir de "Allah birini kendisinden fazla sevdiğinizi anlarsa onu çeker alır" demiyorlar mı tam deliriyor, kahroluyorum
Böyle gelmiş, böyle gidermiş.
Günahın büyüğünü işkeyen kim acaba?...
Yargılanmayan, yargılanamayan, yargılamaya gücümüzün yetmediği mi?
Caresizliği yaratan, tadını çıkaran kim acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder