NEDEN?...
Neden surat asıyoruz bilmiyorum ki neye surat asıyoruz onu da bilmiyorum. Neden daha fazla gülmüyoruz? Neden bu kadar ciddiye alıyoruz yaşamı?. Yahu kim ne götürmüş?, kim dünyaya kazık çakmış? Neyi paylaşamıyoruz? Mevlana hazretleri "bir sofranın etrafında elli kişi yemek yer, iki hükümdar dünyaya sığmaz" dememiş boşuna.
Ölenleri geri getirebilsek sizlere surat asmanın, mal delisi olmanın, hırsın ne kadar salakça olduğunu gülerek anlatırlardı çok iyi biliyorum. Hep başkalarını düşünerek karar verdiklerini, lüzumsuz fedakarlıklarını, mahalle baskısının saçmalığını, çocuklarından yedikleri kazıkları da gülerek anlatırlardı.
Amerikalı bir gazeteci Kudüs'e gitmiş. Ağlama duvarını ziyaret etmiş. Çoook yaşlı simsiyah elbiseli , siyah fotörlü, zülüfleri iki yanından sarkan, bir yandan dua eden, bir yandan ağlayan yahudi amcaya yaklaşmış, eğilmiş kaç yıldır dua ettiğini sormuş. Adam "50 yıldan fazla oldu" diye cevap vermiş. "Peki duaların kabul oldu mu?" diye sormuş gazeteci. "Yoooook" demiş adam. "Herhalde duvara konuşuyorum".
Ben de duvara konuşuyorum biliyorum. Siz önce beni, sonra yine bildiğinizi okuyacak, gittiğiniz yolda devam edeceksiniz.
Olsun be canınız sağolsun. Ben göle yoğurt çalmaya alıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder