HAYDİ BAKALIM SAHNE SİZİN
Ahmet altan "Tehlikeli İlişkiler" kitabında şöyle diyor" kadınların şefkat isterken aslında duygusal bir cinayet işlemeye hazırlanıyorlar. Kurbanlarından şefkat istiyorlar, o şefkati görür görmez de onu sevmekten vazgeçiyorlar ve duygusal dünyalarında o erkeği de gömüp bir cinayet daha işlemenin keyfiyle yeni bir kurban aramaya başlıyorlardı"
Kadrolu okurlarım, üç yılı aşkın bir zamandır benden bıkmayan okurlarım bilirler. Eşim Yasemin'i kaybettikten sonra yıllarca aramızda ki sevgiyi ve şefkati anlattım. Yıllar geçtikçe, bu sevginin ve şefkatin ne kadar büyüdüğünden geliştiğinden bahsettim. Kadın okurlarımdan binlerce yorum aldım. Hepsinde ki ortak nokta; ne kadar sevgi ve şefkata ihtiyaç duydukları, ne kadar şefkat ve sevgi yoksunluğu içinde yaşadıklarıydı. Hatta "sizin gibi bir birliktelik yaşasaydım bir yıl sonra ölmeye razıyım" diye yazanlar bile vardı.
Yani sevgili "F" vitaminlerim ben sevgi ve şefkat adamıyım ve hayatımı onların üstüne kurdum. Ne olursa olsun bu inancım ölene kadar da devam edecek. Seven insan plan yapmaz. Sevgimi şefkatimi gösterirsem benden bıkar, aman beni terkeder korkusuyla yaşayan, bu duyguları saklamayı tercih eden adam veya kadın acınacak, mutsuz, ruhsuz bir hayat yaşar bana göre.
Sevgi ve şefkatin ölçüsü yoktur. Bunlar olmadan insan nasıl yaşar ki?
Fransızlar "sevgisiz hayat tuzsuz ekmeğe benzer" derler.
Ahmet Altan'ın bahsettikleri gibi düşünen kadınların benim hayatımda yeri olmaz, olamaz, olmadı da. Ben kendini bilen, kendine güvenen kişilik sahibi kadınların böyle düşündüğüne inanmıyorum.
Sizler ne düşünüyorsunuz?
Sahne sizin. Haydi bakalım o zaman. Kendi avukatlığınızı kendiniz yapın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder