15 Temmuz 2015 Çarşamba

İNANÇ BÖYLE BİR ŞEY İŞTE, MÜSLÜMANLIKTA


Ben ramazanlarda oruç tutar, Cuma namazlarına giderdim.
Her duamda "Allahım bana böyle bir eş, böyle tatlı bir kız çocuğu verdiğin için sana çok teşekkür ederim. Ne olur ağzımızın tadı bozulmasın. Bizi birbirimizden ayırma. Bak senin dünyanı güzelleştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Kimsenin kazancında gözümüz yok. Yarattığın her şeyi seviyoruz, ne kırdığımız ne de haksızlık yaptığımız kimse yok. Bu mutluluğumuz, bu bize nasip ettiğin bu güzel hayatımız devam etsin" diye yalvarır yakarırdım.
Sonra yeşil gözlü güzel kadın hastalandı. Bu defa "Allahım ne olur onu bize bağışla. O senin yarattığına iftihar edeceğin birisi. Bak senin yüzünü kara çıkarmadı. Mükemmel bir , mükemmel bir anne, mükemmel bir sevgili, mükemmel bir sanatçı oldu. Bu dünyanın Yasemin gibi insanlara ihtiyacı var, ne olursun ona kıyma, o iyileşsin, bu derdi sen verdin, dermanını da sen ver" diye yalvardım, yalvardım, camideki cemaatin bana bakışlarına rağmen gözlerimden şıpır şıpır yaşlar akıtarak dualarıma devam ettim.
Yasemin’i kaybedince Allah’a küstüm . Namazı da, duayı da, cumayı da camiyi de bıraktım.
Birkaç gün önce dayanamadım, boynumu büktüm cuma namazına gittim. Neredeyse dokuz ay sonra.
Hem ramazan, hem de Cuma olduğundan cami bayağı kalabalıktı. Safları sıklaştır derken yanıma sakat, iki bacağı üzerinde çok zorlukla durabilen orta yaşlarda, temiz yüzlü birisi geldi oturdu, cemaatin içinden. Belli belirsiz gülümsedik birbirimize.
Sonra namaz başladı. Yanımdaki adam secde ederken ve ayağa kalkarken o kadar zorlukla kalkıyor, o kadar acı çekiyor ama bütün bunlara rağmen, o kadar inanarak, o kadar şükrederek ve içten dua ediyordu ki. Kendimden de ettiğim duadan da, kıldığım namazdan da utandım,
Vallahi de, billahi de, tillahi de utandım. Dostlarım benim.
Yer yarılsın da içine gireyim diyecek kadar utandım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder