15 Temmuz 2015 Çarşamba

İNSAN DEFALARCA ÖLÜR ASLINDA


Belgesellerde ki hayvan katliamlarını seyredemem. Dayanamam yüreğim parça parça olur. Oturduğum veya seyrettiğim yerden sanki bir faydası olacakmış gibi “Ne olur yapmayın” diye yalvarır, feryat ederim. O kocaman güzelim hayvanların kurşunu veya kurşunları yedikten sonra kafalarını kendilerine kurşun sıkan o insana veya insanlara döndürüp gözlerinde ki “Ama neden” der gibi, o şaşkın, hüzünlü, acı dolu bakışı görüp, koca bir çınar ağacı gibi devrildiklerini gördüm mü kahrolurum, kahrolurum.
Orhan Pamuk’u herkes sevmez, ama ben severim. Kitaplarını çok severek zevkle okurum. Kitaplarından birisinde” Ölümüm babamın ölümü ile başladı “ diye yazar Orhan Pamuk.
Bu sanki benim içimi okuyan, gözlerimi yaşartan bir cümledir. Çünkü ben de insanların her sevdikleri birini gömdüklerinde kendi ölümlerinin de başladığını, kendilerinin de bir bölümünü gömdüklerini, bir daha asla aynı insan olmayacaklarını, olamayacaklarına inanırım.
İşte her sevdiğim insanın cenazesinde içimde ki o koca hayvanlardan birinin yıkıldığını, hissederim. Aynaya baktığımda gözlerimdeki o” ama neden” diyen o şaşkın, hüzünlü, acı dolu bakışı hissederim.
Babamı kaybettiğimde henüz 17 yaşında, o zamana kadar sadece başkalarının babasının annesinin öleceğine inanan saf ve güzel bir çocuktum. Sivas’ın o merhametsiz soğuğunda, zemheride, ocağın ikisinde, buz tutmuş toprakları elimdeki kürekle mezara atmaya çalışırken, ölümün herkes için olduğunu anladım
Annem öldüğün de Kanada da üniversite öğrencisiydim. Annemin ölüm haberini final yazılısına girmeden yarım saat önce öğrendim. İstanbul’dan eniştem telefon etti. Tam üç saat, gözyaşları içerisinde, belki de hayatımın en zor üç saatini yaşayıp, yazılıyı tamamladım. Tuvalette yüzümü yıkarken aynaya baktığımda yüzümde yine o hayvanların yüzlerinde ki “ama neden”diye soran o şaşkın, acı dolu, bakış vardı. O gün şakaklarımda ki saçlar kırlaşmıştı, Daha 24 yaşındaydım.
Önce Sivas Lisesinden en sevdiğim arkadaşlarımdan 159 İlhan Uzer’i bir trafik kazasında, sonra 1399 Baki Sezerer’i kalp krizinden kaybettim. Yine içimden o koca çınarların yıkıldığını ve bir daha aynı insan olmamın imkansız olduğunu hissettim. Aynaya baktığımda gözlerimde yine aynı ifade vardı.
Yasemin’ime kanser teşhişi konulup, o inanılmaz sıkıntılı, acı dolu 18 ayı yaşayıp sonunda sevgilimi kaybedince işin sonuna geldiğimi ve bir enkaza döndüğümü fark ettim. Artık aynada yüzüme gözlerime bakmaya korkuyordum.
İşte böyle Tamer kardeşim ben komadan çıkmadım, daha doğrusu çıkamadım. Ama çırpınıyorum çıkmak için. Aynen sudan çıkan balıkların o ağlardan kurtulup denize tekrar dönmek için çırpınmaları gibi.
Belki de kendimi kandırıyorum.
Seni de çok seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder