30 Temmuz 2015 Perşembe

PRANGALAR


Bazen öyle bir ağırlık çöküyor omuzlarıma, öyle bir acı doluyor ki yüreğime. Çekip gideyim diyorum buralardan. Amerika’ya gideyim Kanada’ya gideyim. Yine oralarda yaşayayım eski günlerde ki gibi. Belki içimin yanması azalır veya durur diyorum kendi kendime.
Sonra bir Kerimoğlu zeybeği dinliyorum. Bir Ormancı duyuyorum. Bir o alınlarına renkli renkli yazmalar bağlamış, ibadet eder gibi zeybek oynayan ege kadınlarını, zeybek oynarken kartal gibi kabaran gençleri seyrediyorum.
Bir begonvillere, Japon güllerine, zeytin ağaçlarına, badem ağaçlarına dokunuyorum.
Havada ki karabaş otu, kekik, ada çayı kokusunu köküne kadar ciğerlerime çekiyorum.
Sonra, sabahları yeşil gözlümün mezarının başındaki resmine sarılıp, o güzel gözlerini öpüyor, öpüyorum.
Ayaklarıma prangalar vuruluyor sanki.
Artık hiçbir yere gidemeyeceğimi ve nereye gömüleceğimi biliyorum.
Ama yine de düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder