Mevlana’yı, Hafız’ı, Khalil Gibran’ı, Ömer Hayyam’ı, Şems’i, Yunus Emre’yi, Osho’yu okuyan, kalbinde hisseden insandan kimseye zarar gelmez.
Çünkü o insan sonunda egoistliğin, vefasızlığın, yalancılığın, ikiyüzlülüğün, kabalığın, gaddarlığın, içten pazarlıklılığın, kendisini hiç bir yere götürmeyeceğini anlar. Zamanla yüreği yumuşacık olur. Bakışları, bitkilere, hayvanlara, insanlara dokunması bile değişir. Kedilerden korkmaz. Yapay şımarıklığın kendisini ne kadar limitlediğini ve bayağılaştırdığını anlar. İnsan olmayı öğrenir.
Bu dönüşü olmayan bir yoldur. İstese de bir daha eski benliğine dönemez.
BİR OSHO YAZISI DAHA
Bu bugün face teki yazılara bakarken. Şükür Bilir’in bir gözlemini okudum. Şükür İstanbul’da yaşıyor. Muhteşem bir insan, duygulu bir yazar ve kahkahası hiç bitmeyen, müthiş enerjili bir arkadaşım. (Daha yüzünü bile görmedim, ama her uzun telefon konuşmalarımızda neredeyse her zaman birimizin şarjı bitiyor).
Sükürcüğüm, bu yazısında insanların nasıl devamlı hareket halinde olduklarını, koşturup durduklarını yazıyor ve bir durun kardeşim, bir nefes alın, bir sağınıza solunuza bakın diyor.
Onun bu yazısı bana Bhagwan’ın (Osho) yıllarca önce bizlerle paylaştığı bir konuşmasını aklıma getirdi.
Bhagwan yine her zamanki gibi yavaş adımlarla, ipek giysileri içinde salona girdi. Meşhur selamını verdi ve tahtına kuruldu. Tane tane konuşmasına başladı. Her zamanki gibi bir fıkrayla açtı konuşmasını.
İngiltere de bir iş adamı bir taksiye atlıyor ve soföre “sür diyor, sürebildiğin kadar hızlı sür” Taksi soförü gazlıyor. Belli bir süre sonra adam yahu diyor kendi kendine ben bu adama nereye gideceğini söyledim mi. Eğiliyor ve soföre “ben sana nereye gideceğini söyledim mi” diye soruyor. “Hayır efendim” diyor soför, “ama gidebileceğim kadar hızlı gidiyorum”
Milletin gülmesi bitince. “İşte alalade insanlar böyle” yaşar dedi Bhagwan. “Hep koşturur dururlar. Acele yerler, acele konuşurlar, acele sevişirler. Her işleri aceledir. “Yahu kardeşim acelen ne” diye sorduğunuzda, Verecek cevapları yoktur. Çünkü neden acele ettiklerini bilmezler.
Bu tamamen otomatik bir davranıştır. İnsanların büyük bir çoğunluğu uyuyarak yaşarlar, uyuyarak ölürler. Vücutları onlara her istediğini yaptırır. İnsan yaşamak için en önce kendi vücudunu yani kendi makinasını bilmek kontrol etmek zorundadır. Bütün din kitaplarının hepsinin en başında KENDİNİ BİL yazar.
Güzel insan sonra, onun meşhur deve ve sürücü misalini verdi. Dedi ki; Eğer deve sürücüsü ne yaptığını biliyor ve bu işin ustasıysa deve sürücüyü sürücünün istediği yere götürür. Eğer sürücü acemi biriyse o zaman deve onu kendi istediği yere götürür.
Sonra ayağa kalktı, gözlerin kalabalığa dikti, “So know yourself” dedi. “KENDİNİZİ BİLİN”
Göz bile kırptı Bhagwan o gün.
Çok mutluydu nedense.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder