8 Şubat 2016 Pazartesi

BİZİM BİR DÜNYAMIZ VARDI


Bizim bir dünyamız vardı, sadece üç hayattan oluşan. Eşim Yasemin, kızım Bahar ve ben. Yasemin tablolarını vitraylarını yaratır, bize bakar, evin her şeyini organize eder, hesap kitap tutardı. Bahar hiç durmaz ya kitap okur, ya annesi gibi inanılmaz resimler yapar, piyanosunu, gitarını çalar, besteler yapardı. Ben yazılarımı yazar, sporumu yapar, işlerimizi toparlar, sazımı çalardım. Bazen coşar birlikte türküler, şarkılar söyler, işte böyle yaşar giderdik iç duvarları da dış duvarları da Yasemin’imin yaptığı melek resimleriyle kaplı, bahçesi Yaseminler, Japon gülleri, zakkumlar, güller, çiçekler, meyve ağaçları ile dolu yüzme havuzlu üç üç katlı güzel evimizde.
Yazın turizm sezonu devam ederken çok yorulurduk. Kış ayları bizim rahat ettiğimiz aylardı. Bu aylarda ne zaman sıkılırsak günü birlik geziler yapardık arabamızla. Fethiye, Göcek, Muğla, Datça, Bozburun, Selimiye, Hisarönü, bayır, Çiftlik, Orhaniye, Palamutbükü, Gökova, Akyaka nerelere gitmezdik ki. Çevreye yaptığımız gezilerden sıkılırsak İtalya’ya, Yunanistan’a, Amerika’ya Kanada’ya , Fransa’ya giderdik. Vize sorunumuz yoktu. Çünkü hepimizin Kanada pasaportu vardı.
Çok mutluyduk, çok bağlıydık birbirimize. Kasaba da bize “Üçü bir arada derlerdi” İnsanlar bizim aramızdaki sevgiyi, harmoniyi kıskanırlardı. Birbirimizi ne kadar sevdiğimiz, birbirimize ne kadar bağlı olduğumuz o kadar belliydi ki.
Yasemin’e ve Kızım Bahar’a çok bağlıydım. Dünya bir tarafa onlar bir tarafaydı benim için. Onları seyretmeye doyamazdım. Sarılırlar, otururlar, dertleşirler, beraber şahaserler yaratırlar, inanılmaz resimler yaparlardı. Yaptıkları resimleri birbirlerine gösterirler, birbirlerine iltifatlar ederler, sonra da benimle paylaşırlardı.
Beraber resimler yaparlarken veya yorulmuş birbirlerine sarılmış uyurlarken seyrederdim ana kızı. Ellerimi açar dualar ederdim. “Allahım” derdim “Ne güzel insanlar bunlar, ne yücesin ne iyisin bana böyle bir eş, böyle bir evlat verdin. Ne olur bizi birbirimizden ayırma. Bak ne güzel yaşıyoruz, ne güzel şeyler üretiyoruz. Onlar resimler yapıyorlar, ben kitaplar yazıyorum. Senin dünyanı güzelleştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Kimseleri incitmeyiz, kimse hakkında ne kötü düşünürüz, ne dedikodu yaparız. Ne kimsenin hakkını yeriz, ne kimseleri eleştiririz. Kimseyle kırgın değiliz, dargın değiliz. Biz herkesi seviyoruz, herkes bizi seviyor. İnsanlara örnek olmaya çalışıyoruz, birbirimiz olan sevgimizle, saygımızla. Ne olur yaşayacağımız kadar uzun yaşayalım birlikte, bu güzel günlerimiz devam etsin edebildiği kadar”. Ama sanki içime doğmuş gibi bir şeylerden korkuyor, bir şeylerden huzursuz oluyor, endişe duyuyordum.
Kış gecelerinde şöminemizi yakar karşısında geç vakitlere kadar otururduk. Bazı geceler ikisi de yatar ben çalışma odamda kitaplarımı yazardım. Onlar yattıktan sonra TRT üçü açar şarap kadehimi elime alır yazardım. Gecenin, daha doğrusu sabahın geç saatlerinde eşimi de, kızımı da özler, ara verir, yavaşça yukarı kata çıkar odalarını kapısını açar huzur içerisinde uyumalarını seyrederdim. Sonra yüzümde mutlu bir gülümseme çalışma odama geri döner yazar, yazardım güneş doğana kadar. İyi bir koca, iyi bir babaydım. Eşime de kızıma da sahip çıkıyor, onlar için en güzelini yapmaya çalışıyordum. Çok mutlu ve huzurluyduk çok.
Her şey nasıl böyle gelişti, nasıl böyle darmadağın olduk hala anlayabilmiş değilim. Kızımda evlenip gidince şimdi o bir zamanlar hayat, enerji, sevgi dolu evde yapayalnızım. Yine çalışma odamdayım yine yazıyorum, yine elimde şarap kadehi ve yine TRT üç dinliyorum. Ama biliyorum bir şeyler eksik. Yukarı çıkmaya korkuyorum. Bomboş iki oda görmekten usandım 14 aydır. Bazen o kadar istemiyorum ki yukarı çıkmayı, salondaki koltuklardan birinin üstüne kıvrılıp yatıyorum, daha doğrusu sızıyorum.
İşte dostlarım devam eden hayat bu. Bu işte benim devam eden hayatım.
Bu yazıma Yasemin’imle kızım Baharı resimlerini ekledim. Resimlerden birisi anne kızın birbirlerini resim ettikleri bir portre. İsmi de “Ana ve kuzusu” Bu portre şu anda 9 Eylül Hastanesi Radyoloji Bölümünün en göz alıcı yerinde asılı. Yasemin hediye etmişti. Lütfen bakın bu resimlere, kalbinizle bakın. Bakalım kıyabilecek misiniz onları ayırmaya. Belki de nasıl yüreğimin yandığını, nasıl bir hasretin içinde olduğumu daha iyi anlayacaksınız.
Bir de kısacık şiirim var sizler için.
YAŞAMIYORUM Kİ !
Hatırlıyor musun güzel gözlüm?
Bazen çok duygulanır,
Yüzünü ellerimin içine alır,
Gözlerine bakar,
“Ben sensiz yaşayamam ki” derdim.
Bak sözümü tuttum
Sadece varım,
Hayattayım,
ve hayat devam ediyor.
Ama!!!!
Yaşamıyorum ki.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder