8 Şubat 2016 Pazartesi

SÜRÜM SÜRÜM SÜRÜNESİN!


Kitaplar okuyorum, yazılar yazıyorum, dağlara tırmanıyorum, denize çıkıyorum, yaz kış sanki dünyanın sonu gelmiş gibi demeden yüzüyorum. Hiç sigara içmeyen adam geceleri sigara da içmeye başladım. Ara sıra türkü söylemeye çalışıyorum, ama hala sazımı elime alamıyorum. İçki içmek için artık bir sebep aramıyorum, ne olursa ne gelirse önüme götürüyorum. Omzum iyileşti sonunda. Artık denize çıkabilir, yelken basabilirim, tenis de oynamaya başlayacağım. Hayatımda ki tek iyi olay bu galiba.

Günler birbirinin aynı, hep aynı. Sabah kalkıp köpekleri dolaştırıyorum. Banyoda yıkayıp yıkayıp hep aynı havluyu kullanıyorum. Diger havluları o kadar güzel katlamış koymuş ki güzel karım kıyamıyorum açmaya. O sıcacık eller, o incecik harikalar yaratan parmaklar kaybolmasın onların üstlerinden istiyorum. Yasemin’im hep bana kızardı “Havluları kullanıp kullanıp kirli havluları temizlerin arasına koyuyorsun” diye, artık yapmıyorum.

Kahvaltıda yapmıyorum sabahları daha doğrusu yapamıyorum. Hala mutfak dolaplarını açamıyorum, korkuyorum. Eşimin o güzel çay bardakları, kahve fincanları olduğu gibi duruyor dokunamıyorum ki.

Otomobilimizi hep ben kullanırdım. Yasemin ehliyeti olmasına rağmen benim kullanmamı tercih eder, ben kullanırken kendisini emniyette ve çok rahat hissettiğini söylerdi. Arabada eli elimde uyumaya da bayılırdı. Şimdi araba kullanırken, bir bakıyorum ki sağ elim, sağ yanımda ki boş koltuğun üzerinde. İnanın elim kendiliğinden oraya gidiyor. Arıyor işte, o da o güzel eli arıyor. Hasret çeken yalnız ben değilim ki.

Arabamıza atlayıp marinaya mağazamıza geliyorum. Yazılarımı yazıyorum. Artık akşamları erken kapatıyoruz ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Çok yalnızım ama kimseye ihtiyaç duymuyorum. Sokaklarda dolaşmak istemiyorum. Kasaba halkının bana üzüntüyle bakmasından usandım. Kimse benim yalnız başıma olmamı, yalnız başıma dolaşmamı kabul edemiyor. Hep yanımda eşimi arıyorlar biliyorum. Üzüldüklerini o kadar belli ediyorlar ki.

Hayatımın geri kalanıyla ne yapacağımı bilmiyorum. Bu günler geceler nasıl geçer, nasıl geçecek bilmiyorum. Böyle sevimsiz bir hayata daha ne kadar dayanırım onu da bilmiyorum. Bazılarını sevmeye çalışıyorum, olmuyor. Başka ellere uzandığımda veya uzanmak istediğimde yalnızlığım daha bir artıyor. Dayanamıyorum, içim çekiliyor, nefes alamaz oluyorum.

Bana öyle bir dünya bırakmış ki yeşil gözlü güzel kadın ne tarafa dönsem onu görüyorum. 14 ay da geçse,14 sene de geçse fark eden bir şey yok yani. Onu her gün daha fazla seviyor daha fazla özlüyorum.

Anam bana “Sürüm sürüm sürünesin inşallah oğlaaaan, sürüm sürüm sürünesin” de dedi miydi acaba? Yaramazlık yaptığımda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder