8 Şubat 2016 Pazartesi

HAYAT, ÖMÜR, ALIN YAZISI FALAN…


Düşünüyorum da, yaklaşık bir yıldır sizlerle yazılarımı paylaşıyorum. Zaman uçup gidiyor. Eskilerin yalan dünya demeleri demek ki doğruymuş. Sizlere anlatamadığım daha nelerim var benim bilemezsiniz. Aslında her insanın her insana anlatamayacağı ne anıları ne acıları vardır. İnanamazsınız.
İşte böyle hep birlikte uçsuz bucaksız bir acılar denizinde çırpınır gideriz ve biz buna hayat deriz. Sonra mecalimiz kalmaz boğuluruz. Herkesin bir boğulma sırası vardır, ona da ecel deriz. Ecelin daha az korkutucu adı alın yazısıdır. Başından sonuna kadar, bu öyle veya böyle sürünmeye de ömür adı verilir.
Aslında sürünmemiz ara sıra ağzımıza sürülen bir parmak balla süslenir. Mesele aşık oluruz evleniriz, veya aşık olmadan evleniriz. Çocuklarımız olur, büyür üniversiteyi kazanırlar, mezun olurlar. Sonra onlar da evlenirler, torunlarımız olur. Şansımız varsa ev alırız veya yaparız. Futbol maçları seyrederiz, bazen tuttuğumuz takım şampiyon bile olur. Arkadaşların akrabaların dostlarımızın düğünlerine gideriz, içimizden gelmese de altın takarız, oynarız. Yaş günleri, yeni yıllar kutlarız, sarhoş oluruz.
Sonra bir sert rüzgar çıkar, dalgalar her şeyi alır götürür, aslında bir kurtuluş bir ferahlamadır, bir temizlenmedir bu. Ama ne o rüzgar ne de o dalgalar sevilir.
Çünkü ölümün yüzü soğuktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder