8 Şubat 2016 Pazartesi

SEVGİ ÜSTÜNE BİR YAZI



Bazı beraberlikler vardır. Karşı konulmaz bir şekilde başlar. İki kişi arasında inanılmaz bir enerji ve elektriklenme oluşur. Kadın “Hah işte rüyalarımda ki adam”, erkek “Hah tam aradığın kadın” diye düşünür. Birbirlerini görmeden yapamazlar. Yemekler, içkiler, seyahatler, seksin alasi, böyle devam eder gider. İkisi de yakınlarına, kankalarına, arkadaşlarına, akrabalarına ne kadar mutlu olduklarını anlatırlar. Nefes bile almadan bazen saatlerce. Karşılarında onları dinleyenlerin artık sıkıntıdan patlayacak hale geldiklerini bile fark etmezler.

Ve günler, haftalar, aylar hatta yıllar geçer. Bir şeyler yanlış gitmeye başlar. Sarılmalar azalmaya, bilgisayar önünde tüketilen zaman her geçen gün daha fazla uzamaya, bu akşam dışarı çıkalım mı sorusuna. “Bu gün yorgun hissediyorum başka gün” cevapları artmaya başlar. Seks “E, ne yapalım istiyor, yapalım da olsun bitsin” şekline döner. Karşılıklı yapılan fedakarlıklar bile bir angarya haline gelir. “Elin kırık değil ya, kendi çayını kendin doldur” gibi laflar sevginin son nefesidir. Sanki her şey bir saman alevi gibi söner.

Sonunda bu beraberlik artık kopma derecesine gelir ve adeta kokmaya başlar. En güzeli bu hallere düşmeden birbirinin yakasını bırakmaktır ama bu hiç kolay olmaz birçok çift cehennem hayatını tercih ederler.

İşte bunlar temelsiz beraberliklerdir. Harcında sevgi yoktur. İki tarafta bunun bir heves, geçici bir macera olduğunu gizli gizli bilselerde, bilmemezlikten gelirler. İki tarafta mutluyuz diyerek kendi kendilerini kanırdıklarını itiraf edeceklerine susmayı tercih ederler, yani deve kuşları gibi kafalarını kuma gömerler. O kadar çok konuşmuş, o kadar çok övünmüş, o kadar çok anlatmışlardır ki inanılmaz mutlu yaşamlarını, işin doğrusunu söylemeye korkarla, utanırlar. Bu beraberlikler yanlış yere ekilen bitkiler çiçekler gibidir. Ne kadar sularsanız sulayın, ne kadar gübre verirseniz verin sonunda solar, kurur, kaybolup giderler.

Birbirini gerçekten seven insanların sevgisi zamanla azalıp yok olmaz. Tam tersi her geçen gün daha fazla büyür serpilir, dal budak salar evlere sokaklara sığmaz olur.

Bu yazdıklarım benim yaşadığım tecrübelere dayanarak yazdığım satırlardır. Senelerce çeşitli ilişkiler yaşamış ve 34 yaşında gerçek sevgiyi ve sevgiliyi bulmuş şanslı bir adam olarak yazdım sizlere bunları.

Biz Yeşil Gözlü Güzel kadınla sevgimizi anlatmadık. Sevgiyi de sevmeyi de gösterdik. Eğer bu gün sevgilim yaşıyor olsaydı yine de anlatmazdım, yazmazdım inanın.

Ama onu tanıyın istedim, çok istedim. Beni boş verin, ben sadece"Hala bir şeyler yapabilir miydim acaba" diye düşünen birisiyim o kadar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder