8 Şubat 2016 Pazartesi

HASRETİN BİR HASRET DAHA OLDUĞU ZAMANLAR

“Gönül susarak konuşur” demiş Mevlana Celalettin Rumi. 
Sevgilim gülerek öldü, ben üzülmeyim diye. 
Bense ağlayarak yazıyorum.

HASRETİN BİR HASRET DAHA OLDUĞU ZAMANLAR

Hasret bazı günler daha bir hasret oluyor. Sanki devleşiyor, nefes alamıyorum. Göğsümün üstüne birileri oturmuş gibi hissediyorum işte o günler. Hani hep derler ya "hasret bağrımı deliyor, yüreğimi yakıyor" diye ne kadar haklıymış bu cümleleri icat edenler, ortaya çıkaranlar. Ne kadar doğru söylemişler, ne derinden hissetmişler.

İşte böyle günlerde nereye baksam o dalgalı, bukle, bukle sarı saçlar uçuşuyor, nereye dönsem bana gülümseyen bir çift yeşil göz görüyorum.

Şimdi sizlere bu yazıyı yazarken sanki özel proğramlanmış gibi sala veriliyor camilerden ve elim ayağım titremeye başladı yine. Aradan 14 ay geçmesine rağmen hala sala verilirken panik oluyorum, kalbimin atışı değişiyor. Yine Yasemin’imi anons edecekler sanıyorum. Onun salası verilirken kulaklarımı tıkamak, kafamı bir yerlere gömmek veya duvarlara çarpmak, o haberi veren insanın yakasına sarılıp, “Hayır yalan söylüyorsun, doğru değil, o benim sevgilim, o benim yanımda” demeyi ne kadar istemiştim. Bir gün minarelerdeki anfilerden yeşil gözlümün ölüm haberini duymanın bana nasip olacağını hiç düşünmemiştim ki. Allah kimseye böyle duyguları, böyle günleri yaşatmasın.

Sevgili okurlarım, biliyorum yazdığım yazıların sizleri bazen üzdüğünü ve duygulandırdığını. Ama o yazılar bir yerlere varıyor, içinizde ki bir takım unutulmuş, ihmal edilmiş duyguları ortaya çıkarıyorlar onu da biliyorum. Başından beri yazıyorum, benim amacım işte bunu yapmak ve sizlere yaşarken birbirinizin varlığını fark ettirmek. İnanın bana tek başına tango olmuyor, mümkün değil.

Sizler gibi zarif, güzel okuyucularımdan mesajlar alıyorum, “Yazılarınız hayatımızı değiştirdi, bize bir pencere açtınız” diye. Mutlu oluyorum. Buruk bir mutluluk ama olsun. Emin olun yazdığım bazı yazılardan sonra benim toparlanmam birkaç gün sürüyor. Ben yazılarıma kalbimi koyuyorum, siz de bunu fark ediyorsunuz. İşte böyle devam edip gidiyor.

Şimdi sizlerle bir okuyucum, hemşehrim, lise arkadaşım, Niyazi Bey’in bana gönderdiği, hem beni çok duygulandıran hem de bir yazar olarak sevindiren mesajını paylaşıyorum.

Sevgili Güven,

Bende ara sıra dükkanlara uğruyorum. Bol bol spor yapıyorum. Masa Tenisi oynuyorum.

Bu sabah yeni kitabınızın müjdesini aldım. Ben de seni takip eden diğer okuyucuların gibi mutlu oldum. Ana hatlarını bu sayfalardan öğrendim. Öncelikle şunu söyleyeyim kitabın sıradan bir kitap olmayacak. Gerek senin okuyucularının yorumu ve gerekse senin yazılarını takip eden dostlarımın ifadesi, bu kitabın kişisel ilişkilerimizi bir daha gözden geçirmemize neden olacaktır.

"BENİM" diye yapıştığımız, zaman içinde farkında bile olmadığımız sevdiklerimizi kaybedebileceğimizi senin acı tecrübelerinden öğrendik. Şimdi orada koltukta oturan, şu kırk yıllık eşi senin sayende şımartacağız.
Çocuğumuzun başını bir fazladan okşayacağız. Belki akşam bir demet çiçekle evde bir hoşluk yaratacağız. Bütün bunlar, " Yeşil gözlü sarışın güzel kadın" sayesinde olacak. Yasemin çiçeklerine daha bir itibar edeceğiz. Farklı anlamlar yükleyeceğiz..

Şimdi rahmetli ev ev dolaşıyor. Bir sevgi misyonu yüklenmiş..Hepimizi " GÜVEN" leştirecek. Hepimizi "YASEMİN leştirecek. O, bizim sevgi meleğimiz ev ev dolaşacak.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder