BELA NEREDEN GELİYORUM DEMEZ
Cuma günü bütün gün fırtına vardı Marmaris’te. Sonra fırtına zaman zaman insanın suratına soğuk bir kırbaç gibi çarpan yağmura dönüştü. Cefakar tekne sahipleri teknelerinin başında üşüyerek, ıslanarak, titreyerek elleri halatlarda endişeyle fırtınanın dinmesini beklediler. Saatler de fırtına da geçmek bilmedi.
Bugün Cumartesi. Allah’a şükür fırtına dindi ama gökyüzü hala simsiyah. Yağmur bir yağıyor, bir duruyor. Kasaba da neredeyse herkes hasta, grip. Nereye giderseniz gidin kasabalıların ya hapşırıklarını ya da genizlerinden gelen öksürüklerini duyuyorsunuz. Bir de zavallılar, bu neydi başımıza gelen der gibi boş boş, hatta bazen bön bön bakıyorlar. Ben iyiyim nazar değmesin. Benim 12 ay denize girmeme gülenlerin haline ben gülüyorum şimdi. Bu yazımı yazdıktan birkaç saat sonra yine denize girmeyi düşünüyorum.
Maalesef memleketimiz de her gün kötü bir olay yaşıyoruz. Hepimiz üzgün ve yorgunuz. Bugün sizlere hüzünlü bir yazı yazmak içimden gelmedi. Resimde pişmiş kelle gibi sırıtmam sadece sizlerin yüzüne küçücük bir gülümseme koyabilmek için. Bugünkü yazımın ve resmimin amacı sizleri biraz olsun neşelendirmek, boşa çıkarmak, dinlendirmek.
Bu hikaye sırtımda gördüğünüz mor ceketin hikayesidir. Hikayenin ana fikri; “bela nereden geliyorum demez.”
Efendim dört yıl kadar önce merhum eşim ve kızımla İtalya’ya gittik. Floransa şehrinde hayran hayran dolaşırken bir spor mağazasında bu sırtımdaki ceketi gördüm. Rengi çok hoşuma gittiğinden satın aldım. Sonra bu ceket sırtımda kalktık Siena şehrine gittik.
Yağmurlu bir gündü. Biraz şehri gezdikten sonra bir bara gidip oturduk. Ama millette bir surat inanamazsınız. Herifler bize daha doğrusu bana düşman gibi bakıyorlar. Önce aldırmadım, herhalde bana öyle geliyordur diye düşündüm. Birazdan müşterilerin bazıları yanımdan geçerken hafiften omuz atıp bana daha pis bakmaya başladılar. Sonunda barmeni çağırıp fısıldıyarak, kalabalığa çaktırmadan milletin bana neden böyle düşman gibi baktığını sordum. Oda üstüme doğru eğilerek fısıltıyla sırtımdaki ceketin Floransa futbol takımının ceketi olduğunu ve Siena halkının Floransa dan da Floransa futbol takımından da nefret ettiğini söyledi. Ben salak ve saf turist olarak bilmeden arının deliğine çöp sokmuşum. Bu aynı Fenerbahçe forması giyip fanatik Galatasaraylıların arasına oturmak gibi bir durum yani.
Hemen sessizce hesabımızı ödedik ve barda ki şirin Siena’lılar ağzımı burnumu elime vermeden kazasız belasız, adeta nefes bile almadan bardan çıktık. Yağmur altında yürürken dönüp ikide bir arkama baktım geliyorlar mı acaba korkusuyla. Sonra da hemen kiraladığımız arabaya gidip ceketimi değiştirdim ve Siena’dan ayrılana kadar bir daha da giymedim.
Yaa.. sayın seyirciler gördünüz mü? bela nereden geliyorum demiyor. Bu size ders olsun. Bir gün İtalya’ya, Siena’ya yolunuz düşerse sakın mor giymeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder