28 Şubat 2017 Salı

SEVGİLİLER GÜNÜ İÇİN
Sevgi öyle sihirli bir sözcüktür ki daha duyar duymaz yüreğimizden incecik, narin mi narin minicik kökçüklerin çıktığını, alnımızdan ayak parmak uçlarına kadar taşıdıkları o enerjiyle ısındığımızı, hayat bağlandığımızı hissederiz. Sevgili deyince yüzümüz aydınlanır gülümseriz varsa gamzelerimiz ortaya çıkar, kalbimizin atışı değişir, giden sevgili için de, olan sevgili için de, olmasını hayal ettiğimiz sevgili için de. Sevgililer günü bazıları kınasa da, bok atsa da sevginin zirve yaptığı bir gündür bana göre. Hiç değilse insanlara insan olduklarını hatırlatır.
Son senelerde sevginin, sevgilinin, sevgililer gününün, güzel günleri hayal etmenin neredeyse unutulmaya çalışıldığı ülkemizde inanabiliyor musunuz bir yıldır ne gazete alıyor ne de televizyon seyrediyorum.
Şimdi sizlerle bir anımı paylaşıyorum.
İki yıl kadar önce, sevgililer gününde dünyanın başına bela olan, turizmin, sonunu getiren, “Her şey dahil” konseptine hizmet veren dev bir otele gittim.
Bahsettiğim otelin genel müdürünü çok sevdiğim için nazik davetini kıramadım. Bana telefon açtı, o davudi sesiyle” Çok özledim abi seni yav, bak sezon açıldı artık tenis falan da oynayamıyoruz. Gel iki kadeh atalım, dertleşelim, konuşalım” dedi.
Otelin lobisinde buluştuk, kucaklaştık. Yukarı çıktık ve dilediği gibi denize bakan bir masaya oturduk.
“Ne içelim abi” diye sordu. “Sen ne istersen, benim için fark etmez canım” dedim. “Rakı içelim o zaman” dedi. “Tamam sen bilirsin” dedim
Tabi, kocaman genel müdür, bir anda masamız bize hizmet vermek için çırpınan garsonlar tarafından donatıldı. İçmeye, yemeye başladık.
Birazdan canlı müzik başladı. Orkestra üyeleri genellikle yaşlı müzisyenlerden oluşan gurup tangolar, valsler falan çalmaya başladılar. Açık büfede tıkınmadan başka sey düşünmeyen daha doğrusu düşünemeyen müşteriler değil dans edecek, ayağa kalkacak durumda olmadıklarından, müzisyenler kendileri çalıp kendileri dinliyorlardı.
Bu epey bir zaman devam etti, Sonra güzel bir vals çalmaya başladılar. Birden piste iri yarı, yakışıklı 50 yaşlarında kırmızı tişörtlü bir adam ve tekerlekli sandalyede oturan, saçlarını topuz yapmış sarışın, adamla hemen hemen aynı yaşlarda, devamlı gülümseyen bir kadın çıktı ve dans etmeye başladılar.
Adam büyük bir ustalıkla tekerlekli sandalyeyi, müziğe müthiş uydurarak döndürüyor, ikisi de son derece mutlu gülerek, kahkahalar atarak vals yapıyorlardı. O kadar güzel dans ediyor, o kadar eğleniyorlardı ki. Hiç kimse umurlarında değildi. Gözleri birbirlerinden başkasını görmüyordu ki.
O vals yapan güzel yürekli çifti lokanta ki sağlam çiftler oturdukları yerden hüzünlü bir gülümsemeyle seyrettiler. Ben kıskandım, Allah bilir kıskandım mutluluklarını ama “helal olsun size de dedim.
Sevgililer günü sanki onlar, içindi.
Yakışıyordu! Yakışıyorlardı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder