ÇOCUKLUK ÖZLENİR!
Hemen hemen dünyada her insan, zaman zaman, eğer çok kötü, hatırlamak bile istemediği bir çocukluk yaşamamışsa çocukluk günlerine geri dönmek ister.
Aslında yaşadığımız en büyük üzüntülerin başında; bize çocukluk günlerimizi anımsatan insanları öyle veya böyle, yaşlı veya genç, birer birer kaybetmemiz gelir. Önce dedelerden, ninelerden sonra anneden babadan başlarsınız kaybetmeye. Sizi çocukluğunuza bağlayan en kuvvetli bağlardır bu kopan bağlar. Onlarla beraber şımarmak duygusunun da sizi terk ettiğini hissedersiniz. Maalesef artık küçük bir kedi yavrusu gibi başınızı dizinine sürdüğünüzde sizi hemen kucağına alıp karnınızı mıncıklayan, yemeğinizi yemediğinize kızan, derslerinizi çalışmanız için uyaran insanlar” nasıl olsa bir gün dönerler” diyemeyeceğiniz bir yere gitmişlerdir. O başınızı sürdüğünüz dizi, o karnınızı mıncıklayacak eli, o size yalancıktan kızan sesi hayatınız boyunca arar, özlersiniz.
Sonra sıra arkadaşlarınızın üzerlerine toprak atmaya, mezarlarının başında dua etmeye gelir. Neler neler hatırlarsınız inanamazsınız. Unuttuğunuzu sandığınız her şey gözlerinizin önünden bir film şeridi gibi geçer. Ne günlerdi o günler diye düşünürsünüz, hatta gülümsersiniz bile bilmeden. Cenazeye gelen diğer çocukluk arkadaşlarınızla göz göze gelir, konuşursunuz. Zamanın nasılda uçup gittiğine birlikte hayret edersiniz. Neden daha sık birlikte vakit geçirmiyoruz, neden birbirimizi aramıyoruz? Neden görüşmüyoruz acaba? Diye birbirinize kızarsınız. Üzülürsünüz, çok üzülür pişmanlık duyarsınız. Sonra lafta kalır her şey, yine unutursunuz.
Bizi çocukluğumuza bağlayan bağlar koptukça yavaş yavaş hayattan koptuğumuzu hissederiz. Daha fazla sigara içer, daha fazla içimize çeker, daha fazla iç çekeriz. Evlatlarımıza daha bir bağlanırız, eğer şanslıysak torunlarımızı okşarız. Ama taa içimizden gelen bir ses “yetmiyor” der, “yetmiyor”. Çocukluğunda çocukluk arkadaşlarının da yerinin, sevgisinin bir başka olduğunu daha bir hissederiz yüreğimizde.
Hadi bugün size çocukluğunuzu anımsatan ne varsa kim varsa onları arayın bulun, ilk fırsatta bir araya gelmek için planlar yapın. Bu, hele bu günlerde size ilaç gibi gelecek. Onları ne kadar özlediğinizi ve ne kadar ihmal ettiğinizi fark edeceksiniz. Bir araya gelince“ Ne günlerdi o günler ama” diye bir sohbet başlatın. Birkaç kadeh atın. Benim içinde bir kadeh kaldırın. El şakaları yapın. Belden aşağı fıkralar bile anlatabilirsiniz birbirinize. Eğer uzaktalar ise telefonla arayın. Nasıl sevineceklerini, mutlu olacaklarını telefonda hissedersiniz inanın. O koptu kopacak bağları bir elden geçirin, bakın ne kadar rahatlayacak iyi hissedeceksiniz kendinizi.
Arayın tamam mı? Sizleri uyarıyorum. Sonra çok ararsınız, daha öncede yazdım ya iş işten geçince “NAH ARARSINIZ”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder