MAX
Soğuk ve sessiz bir gece, huzurluyum. Huzur içinde olmayı, huzurun kendisini özlemişim. Hep iç karartıcı haberler duymaktan, şiddetten, kabalıktan yorulmuşum.
Evimde film seyrediyorum yalnızım. Askeri bir amerikan filmi. Irak'ta geçiyor. Özel olarak seçilmiş K9 cinsi Alman kurt köpeklerini patlayıcı bulmaları için eğitiyorlar. Köpeklerin hepsi birbirinden güzel.
İçim sızlıyor. 30 yıl boyunca kurt köpeklerimiz oldu bizim. Filmdeki köpeklerden birinin adı Max. Kanada'da alıp yetiştirdiğimiz, Türkiye'ye kesin dönüş yaparken yanımızda getirdiğimiz, fotoğrafını gördüğünüz, dünya güzeli köpeğimizin ismi de Max'di.. Nasıl da benziyor filmdeki Max bizim Max'imize.
Önce Max öldü, sonra Kaunus, sonra Titti en sonunda da Mahsun. Hepsi birbirinden güzel köpeklerdi. Her birini ağlaya ağlaya gömdüm.. Askerler filmde köpeklerin başını okşarlarken sağ elimin içinde kendi köpeklerimin tüylerini hissediyorum, ıslak burunlarına dokunuyorum, kokularını alıyorum, nefes alıp vermelerini, solumalarını dinliyorum.
Evimde film seyrediyorum. Dışarıda köpeklerim havlamıyorlar. Nasıl da özlemiş kulaklarım onların seslerini. Geceleri kapılar pencereler açık uyurduk eşim kızım ve ben. Mutluyduk, mutlu köpeklerdi, mutlu bir evde yaşıyorlardı.
Ne çok acı yaşadım inanamıyorum. Bir köpek daha edinecek yüreğim yok. Bir acıya daha dayanamam biliyorum. Bir köpeğim daha olursa bu defa kim kimin acısını yaşar işte orasını bilmiyorum.
Belki de bir yaşama dört köpek sığdırmak yeter diye düşünüyorum, ama yine de şu anda yattığım koltuğun yanında gözlerimin içine bakan kocaman bir kafa, iki kulak ve ıslak bir burun görmeyi özlüyorum.
Soğuk, sessiz bir gece, ekran da Max'i seyrediyorum üzgünüm ama huzurluyum.
Neler geçiyor içimden neler...ve neler hatırlıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder