TAŞ YERİNDE AĞIRDIR
Yer: Toronto Kanada
Çalıştığınız bankanın müdürü ile görüşmek istersiniz. En az üç gün öncesinden randevu almanız gerekir. Beyefendinin başını kaşıyacak zamanı yoktur çünkü. Randevuye grantualet tam zamanında gidersiniz Tam zamanında içeri alınırsınız. Grantualet giyinmiş müdür ayağa kalkar ve elinizi bir pehlivan gibi sıkar. Bu sizi gördüğüne memnun olduğundan değil, bankanın zorunlu olarak yolladığı eğitim proğramında öğretilmiş bir tekniktir. Elinizi sıkarken gülümseyerek gözlerinizin içine bakar. Daha doğrusu siz onun gözlerinizin içine baktığını zannedersiniz. Aslında o iki kaşınızın ortasına bakar. Bu da öğretilmiş bir tekniktir. Sonra ofisin kapısını kapatırlar. Dışardan içerisi gözükmez. Görüşme sırasında telefon çalmaz. İçeri kimse girmez. Görüşmeniz tam size verilen zamanın sonunda biter. Yine bir teknik el sıkışma ve bakışla vedalaşırsınız.
Yer Marmaris Türkiye:
Bankanıza bir işlem için gidersiniz Sıranızı beklerken banka müdürü sizi fark eder. Gelir elinizi sıkar, kolunuzu tutar, hatta sarılır. "Ne yapıyorsun abi hayrola?" diye sorar. "Sıra bekliyorum bir işlemim var da" dersiniz."Yahu işin acele değilse bırak sonra yaparsın, gel iki laf edelim" der sizi kolunuzdan sevgiyle tutar ofisine sokar. Karşılıklı oturursunuz. Ofisin kapısı hiç kapanmaz herkese açıktır. "Ne içersin abi" diye sorar. Hınzırlığına "ne var menu de" diye sorarsınız "Herşey var, istersen börek bile açarım" cevabı gelir. Gülersiniz, kıyamazsınız börek açmasına, konuşursunuz, dertleşirsiniz, karşılıklı birşeyler içersiniz sonra müsaade istersiniz. Müdür bey sizi kalkıp kapıya kadar geçirir. Sarılır öpüşürsünüz. Ayrılmadan muhakkak bir "yine beklerim" duyarsınız.
Taş yerinde ağırdır.
Yezidilerin bir adeti vardır. Bir yezidinin etrafına bir daire çizerseniz yezidi o dairenin dışına çıkamaz. Ne yaparsanız yapın çıkamaz. Ancak daireyi silerseniz çıkar.
O herkesin bayıldığı uygar ülkelerde insanlar kendi kararlarını veremezler. Çünkü kendi yarattıkları sistemlerin ve makinaların esiri olnuşlardır. Hayatları tamamen bu sistemlere ve makinelere bağlıdır. Ne yaparsanız yapın sistemin dışına çıkamazlar. Aynı yezidinin dairenin dışuna çıkamadığı gibi.
Bu günlerde bir yığın varlıklı aile yurt dışına taşınıyor kendilerine yeni bir hayat kurmak için. Son yıllarda ülkemizde olup biteni gördükçe içinizden kınamak gelmiyor. Ama o kardeşlerime şunu söylemek zorundayım; Unurmayın o uygar ülkelerde kuçınıza özel bir tutkalla " immigrant" göçmen etiketi yapıştıracaklar. Ne yaparsanız yapın, ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne kadar kalırsanız kalın, ağzınızla kuş tutsanız o etiketi kıçınızdan söküp atamayacaksınız.
20 yıl o ülkelerde yaşamış birisi olarak Allah yardımcınız olsun diyorum. Bakalım ne kadar dayanacaksınız..
Taş yerinde ağırdır, bir daha yazıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder