24 Aralık 2016 Cumartesi

BU MU HAYAT? , GERÇEKTEN Mİ?
Babam benim Sivas lisesinden mezun olduğumu göremedi. Üniversiteyi kazanıp, İstanbul’a gittiğimi, kendisinden bana bağlanan yetim aylığıyla geçinip, Veznecilerde ki Sivas talebe yurdunda bir yıl kaldığımı, bir yıl sonra ömrü boyunca borcunu ödediği, Sivas Öğretmenler Mahallesinde ki evimizi satıp Bakırköy de bir apartman dairesi satın aldığımızı, ana oğul İstanbul’a taşındığımızı, Arkeoloji Bölümünde bir kızla nişanlandığımı, bir yıl sonra ayrıldığımı, Kanada’ya gittiğimi, Kanadalı bir kızla evlendiğimi, bir yandan taksi kullanıp bir yandan Üniversite de okuduğumu, eşimden ayrıldığımı, önce başarılı bir öğrenci sonra da başarılı bir yönetici olduğumu, nihayet idealimde ki eşi bulup evlendiğimi, çok mutlu 32 yıl evli kaldığımı, kocaman gözlü bir kız torunu olduğunu, sonunda “vatan” deyip Marmaris’e yerleştiğimi, fevkalade yaratıcı bir ressam olan eşimle birlikte imza attığımız her projenin beğeni kazandığını da göremedi. Türkülerimi hiç dinlemedi. Saz çaldığımı bilmedi. Yazdığım yazıları, şiirleri okumadı, yayınlanan beş adet kitabımdan haberi bile olmadı.
Babam bana çok kızdığında ”Sen adam olamazsın oğlum” derdi. Hayatım boyunca kendisini örnek aldığımı, sonunda adam olduğumu da görmedi, göremedi.
“ Hayat bu, işte bu yüzden dolup boşalır meyhaneler” demiş şair.
Gerçekten hayat bu mu?
Bu mu hayat?
Neden bu kadar eksik o zaman?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder