24 Aralık 2016 Cumartesi

YAŞAR KÖR
Allah önce insana her şeyi veriyor; denizleri, yıldızları, gökyüzünü, ormanları, çam ağaçlarını, kuşları, uğur böceklerini, kır çiçeklerini, nefes alacak havayı, içecek suyu, sevgiyi, çocukları yaseminleri, gülleri, her şeyi, her şeyi veriyor.
Sonra öyle bir dert, öyle bir acı veriyor ki, verdiklerinin hepsini geri alıyor sanki. Hiçbir şeyi fark etmiyorsunuz. Derdinizle, acınızla baş başa kalıyorsunuz, ne başka bir şey düşünebiliyorsunuz, ne başka bir şeyi görebiliyorsunuz. Yani bakar kör oluyorsunuz, yaşar kör oluyorsunuz.
Ve buna imtihan diyorlar, kader diyorlar, isyan etme diyorlar, günaha girme diyorlar. İyi de neyin imtihanı? Neyin günahı? Kime ne yaptık? Kimin tavuğuna kışş dedik? Millette bir inanç, bir inanç… “Aman sus, tövbe de tövbe de” Neden her şeyi sorgusuz, sualsiz kabul etmek zorundayız ki? Kurbanlık koyun muyuz biz?
İnsanoğlu doğar, büyür, yaşlanır, ölür bunu anlıyorum, bir itirazım yok. Ama şu bilmişlik, şu değerlendirmeler yok mu, işte onlar beni çileden çıkarıyor.
İsyan ediyorum işte!
MEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE……………

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder