ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN; DEVAM
“Öğretmenler gününüz kutlu olsun” yazımda sizlerle paylaştığım baba-oğul anımızı çok sevdiniz ben de babamla olan başka bir anımı yazmaya karar verdim.
Rahmetli babam Ahmet Karabenli çok sevilen, saygı duyulan, nüktedan, tonton bir insandı. Akşamları birkaç kadeh rakısını içer, fıkralar anlatır, lüzumundan fazla ciddi bir kadın olan annemi sinir eder, bizlerde gülmekten bayılırdık. En çok da kendi gülerdi anlattığı fıkralara. O kadar güzel, o kadar duygu dolu gözleri vardı ki. Bazen gülerdi gülerdi, gözlerinden şıpır şıpır yaşlar akardı. Ben babama çekmişim. Ben de çok güldüm mü ağlarım.
Bir akşam evimizde otururken “ Bak oğlum” dedi sana bir hatıramı anlatacağım. Biliyorsun ben bir gezici başöğretmenim. İşim okulları denetleyip, öğretimin ve öğretmenlerin kalitesini incelemek. Bir gün bir köy okulunu teftişe gittim habersiz. Okula girdim, salonda otururken sınıflardan birinde matematik öğreten bir öğretmeni dinlemeye başladım. Kulaklarıma inanamadım. Adam aynen şöyle diyordu. “Yaz lan tahtaya 5. Şimdi altına 3 yaz. Beşten üçü siktir et kaç kalır? Düşünebiliyor musun, adam çocuklara matematiği böyle öğretmeye çalışıyordu.
Dersin bitmesini bekledim. Öğretmen dersten çıkınca kendimi takdim ettim ve kolundan tutup öğretmenler odasına soktum. Bu okulda kaç öğretmen var diye sordum. “Üç” diye cevap verdi. Üçten birini siktir et kaç tane kalır? Dedim. Dondu kaldı. Sonra tabi ağzından girdim, burnundan çıktım.
Bu gün bu anımız aklıma geldikçe hep gülerim. İşte canım babam böyle birisiydi. Sizlerin güzel yorumlarınızda lütfettiğiniz gibi, babam ve babam gibi insanlar birer ulu çınardılar. Babam öldüğünde daha 18 yaşında bile değildim. Şimdi 70 yaşındayım, aradan 52 yıl geçmiş, dile kolay. Hala nasıl özlüyorum, nasıl özlüyorum bilemezsiniz!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder