23 Eylül 2016 Cuma

ARKADAŞIM, CANIM CİĞERİM
Dün bir arkadaşım bana telefon açtı. Bir Sivaslının anıları kitabımı okuyanlar bilirler. Lise arkadaşım, kader arkadaşım, canım ciğerim gözümün nuru, vazgeçemediğim, kalbi her zaman benimle çarpmış, beni hiç yalnız bırakmamış, en kötü günlerimde yanımda olmuş, kardeşten ileri , mahalle arkadaşım, kader arkadaşım, yurt arkadaşım. Lise numarası ile 439 Hikmet . 56 yıllık arkadaşım. Dile kolay.
Dünyalar tatlısı, güzel insan, örnek anne, eşi K. Hanım 9 yıldır tedavi görüyor. Zor günler yaşıyor Hikmet. Nasıl dertleştik, nasıl ağladık, nasıl sarıldık telefonda birbirimize bilemezsiniz. Allah onun gibi bir arkadaşı, bizim gibi, arkadaşlıkları herkese nasip etsin. Sizin, size “Canımın İçi, nasılsın” diye telefon açan arkadaşınız var mı? Yoksa ne kadar yazık. İnşallah vardır.
Arkadaşlarınızın değerini bilin, onların Allah'ın bizlere bir lütfu olduğunu kabullenin. Candan, yürekten, bağlandığınız, sevdiğiniz kader arkadaşlarınızla yaşadığınız her an, geçirdiğiniz her dakika size cennetten bir armağandır, bunu hiç unutmayın. Hepimizin yapacak bir sürü işimiz, meşgalemiz var. Ama ne çiçekleri koklamayı unutun, ne de arkadaşlarınızı aramayı.
Bakın bu gün cumartesi. Bol bol zamanınız var. Hadi arayın arkadaşlarınızı, o ellerinizden hiç düşmeyen cep telefonunuzla. “İçimden geldi, özledim, kanım kaynadı, iyi ki varsın falan deyin” Veya “Hala mı içiyorsun lan” diye de sorabilirsiniz. Veya "Hani lise sonda, o önde sağda oturan Damla vardı ya Damla, ulan o kadar zaman geçti ben ona hala aşığım biliyormusun” gibi itiraflar sizi ne kadar rahatlatacak bilemezsiniz.
Hala vakit varken arayın. Sonra çok ararsınız.
“Nah” ararsınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder