Bugün tek başıma uzun bir yolculuğa çıktım arabamla. 17 aydır ilk defa Marmaris’i terk ettim. Yasemin’in mezarından ayrıldım. Köpeğimi, evimi kızım ve damadıma emanet ettim. Marinada ki mağaza zaten onların mekanı oldu.
Bu yolculuk bir çeşit umuda yolculuk sanki. 17 aydır Yasemin’i düşünmeden, onu hatırlamadan, üzülmediğim, göğüs geçirmediğim, gözyaşı dökmediğim bir günüm olmadı ki. Baştan aşağı güzel kadınımla dolu, dopdolu bir evde, bir mağazada, bir kasabada yaşadım ben. Parça parça bir yüreği tutmaya insan üstü çırpınarak, yaşamaya çalıştım demek belki daha doğru olurdu.
Bu benim ikinci umuda yolculuğum biliyormusunuz ? 30 yaşına yeni girmiştim. Kanada da yaşıyordum. Üniversitemi şeref listesinde bitirmiş, daha mezun bile olmadan Sheraton otelleri tarafından istediğim işe alınmıştım. Ama çok yorgundum, kaybolmuştum, ne yapacağımı bilmiyordum. Üniversitede okurken 4 yıl boyunca çıktığım Joanne isimli çok şeker bir kız arkadaşım vardı. İrlanda asıllı Katolik bir aileden gelen Joanne’in kendi dinlerinden olmayan birisiyle bir aile kurması, ciddi bir ilişkiye girmesi imkansızdı. Bu yüzden okul bitene kadar birlikteliğimizi devam ettirip, okul sona erdiğinde ayrılmaya, kendi yollarımıza gitmeye karar vermiştik.
Sonunda 4 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti ve ayrıldık. O kendi şehri Ottowa’ya gitti ben Toronto da kaldım. Ama bu ayrılık kağıt üstünde olduğu kadar kolay olmadı. İkimiz de neye uğradığımızı şaşırdık. Birbirimizi o kadar özlüyorduk ki. Her gün Joanne ile yatıyor,onunla kalkıyordum. Bu yemek yediğimiz lokanta, şu her zaman gittiğimiz bar, Joanne’ın sineması, Joanne’ın parkı, Joanne’ın mum yaktığı kilise, Joanne’ın en sevdiği çiçek, Joanne ile yaşadığımız ev derken bütün şehir Joanne olup üstüme gelmeye başladı. Artık tahammül edemez bir hale geldim ve Toronto’dan ayrılıp uzaklara çok uzaklara, Alberta bölgesine gitmeye karar verdim. Banff isimli inanılmaz güzel bir kasabada, bir otelde iş buldum.
Kışın ortasında arabamla yola çıktım. Tek başıma üç gün üç gece, Kanada’nın inanılmaz kışında bu bir intihar teşebbüsüydü. Hayatımın hiçbir değeri yoktu sanki benim için. Neredeyse karla buzla kaplı yollarda tek arabaydı arabam. O kar fırtınaları arasında, kışta kıyamette benim güzel meleklerim beni korudular, bana kıyamadılar. Mucizevi bir şekilde seyahatimi tamamladım. Hayretler içinde yolun sonuna geldim. Sonra bu inanılmaz güzel kasabada, yeni işimde çok mutlu oldum. Hayatım yeniden düzene girdi ve hayatımda çok önemli bir yeri olan 6 yıl birlikte yaşadığım zarif, çok güzel ve kültürlü bir kız arkadaşım oldu. Yepyeni bir hayata başladım. İşte bu benim birinci umuda yolculuğumdu.
Dedim ya bu da başka bir yolculuk. Hayatın bana nasıl bir senaryo hazırladığını bilmiyorum ama korkmuyorum. Yaşadığım bu acıdan daha kötüsünü yaşayacağımı düşünmüyorum. Birinci yolculuğumdan bu zamana 39 yıl geçmesine rağmen benim hala umudum var.
Meleklerim de yaşlandılar, onları çok yorduğumu biliyorum ama bir defa daha diyorum, bir defa daha…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder