23 Eylül 2016 Cuma

Çocukluğumu Sivas’ta yaşadım. Bir şeyleri kanıtlamak veya karşımızdaki ikna etmek için hep annemizin babamızın üstüne yemin ederdik. İkinci dünya harbi daha yeni bitmiş, yoksul ama sevimli şehrimizde başka kıymetli bir şeyimiz yoktu ki. Varsa da ana baba yoksa da ana baba. “Anam, babam ölsün ki doğruyu söylüyorum”, “Anam, babam ölsün ki ben almadım, “Anam babam ölsün ki ben de yok” işte böyle sürer giderdi. Tabi o zamanlar bilgisayarlar, cep telefonları, arabalar, oyunlar yoktu, değerlerimiz bu günden çok ama çok farklıydı.
Sizlere uzun zamandır aşk, sevgi, hasret, evlilik, birliktelik hakkında yazılar yazıyor, anı yaşayın, birbirinize sahip çıkın, mutluluğunuzu fark edin, bağışlayıcı, affedici olun, küçük problemleri büyütmeyin, bir tek ölüme çare yok diye sizleri uyarmaya çalışıyorum. O kadar samimiyim ki inanamazsınız. “Doğruyu söylemiyorsam Anam babam ölsün” diyemiyorum çünkü onları uzun seneler önce kaybettim. Ama yazdıklarımın samimi ve doğru olduğunu ispatlamak için sizlerle benim gibi düşünen, çok iyi tanıdığınız güzel bir insanın son sözlerini paylaşıyorum. Bence bu satırları en az 5 defa okuyun ve 10 defa düşünün. Düşünün bakalım hayatın neresindesiniz ve nasıl bir yaşam anlayışınız var.
STEVE JOBS'UN SON SÖZLERİ
İş dünyasında başarının zirvesine ulaştım. Diğer insanların gözünde, benim hayatım tam bir başarı örneği. Ancak, çalışmanın yanında mutluluğu çok az yaşadım. Sonuç olarak, zenginlik ve varlık hayatın alıştığım bir yönü oldu.
Şu anda bir hasta yatağında tüm hayatımı gözden geçirirken, kıvanç duyduğum tüm zenginlik ve tanınmanın ölümün karşısında solduğunu ve anlamsızlaştığını anlıyorum.
Karanlıkta bana hayat desteği veren cihazların yeşil ışıklarına bakarken onların çalışma uğultularını dinliyorum. Ölümün nefesinin giderek yaklaştığını hissediyorum…
Şimdi şunu biliyorum; hayatımız için yeteri kadar varlık elde ettiğimiz zaman, zenginlikle ilgisi olmayan konuların peşinden gitmemiz gerekir… Daha önemli olan şeylerin:
Belki dostluklar, belki sanat, belki de gençlik yıllarında kurduğumuz hayaller…
Sürekli olarak zenginliğin peşinde koşmak insanı benim gibi eğri büğrü hale getiriyor.
Allah hepimize zenginliğin oluşturduğu illüzyonu değil, herkesin kalbindeki sevgiyi hissedebilmemiz için duygular verdi.
Kazandığım zenginliği ve varlığı birlikte götüremiyorum. Birlikte götürebildiğim tek şey sevginin oluşturduğu hatıralarım. Sizinle birlikte olan, size güç veren ve size yola devam etmeniz için ışık veren gerçek zenginlik işte bu sevgi dolu hatıralar.
Sevgi binlerce kilometre gidebilir. Hayatın sonu yok. Gitmek istediğiniz yere gidin. Ulaşmak istediğiniz yüksekliğe ulaşın. Hepsi sizin kalbinizde ve ellerinizde.
Dünyada en pahallı yatak nedir biliyor musunuz? – “Hasta yatağı” …
Sizin için arabayı sürmesi için bir kişiyi kiralayabilirsiniz. Sizin için para kazanması için bir kişi bulabilirsiniz, ancak hastalığınızı sizin için taşıyacak kimseyi bulamazsınız.
Kendinize iyi bakın. Diğer insanlara şevkat gösterin. Kaybolduğu zaman asla bulamayacağınız bir şey var – “Hayat”.
Bir insan ameliyathaneye girdiğinde, o ana kadar okumayı bitirmiş olması gereken bir kitabın olduğunu fark ediyor “Sağlıklı Hayat Kitabı”
Şu anda nasıl bir hayat sahnesinde olduğumuzla, zaman içinde, perdeler aşağıya inince yüzleşiyoruz. Ailenizin, eşinizin ve dostlarınızın sevgilerine muhtaçsınız. Bunu hiç unutmayın.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder