23 Eylül 2016 Cuma

KENDİMİ DİNLİYORUM
“Zorlama beni felek, benim dert çekecek dermanım mı var?” diyorum. “Biz kalbimize bir sevgili koyarız, sembolümüz Kangal köpeğimizdir, onun bile bir eşi olur, bir tek eşi olur ömür boyu” diyorum.
Turnaların efsane olduğu memlekette doğmuşum. Turnaların da tek eşi olur. Eşini avcının vurduğu turna eşinin başından ayrılmaz, ayrılamaz ki diyorum.
Ben Sivas’ın havasını solumuş, suyunu içmiş, aşını, soğuğunu yemişim, mayam orada yoğrulmuş. Biz sevdiğimizi kaybedince, kalbimizi onunla gömer, yerine “Hayat devam ediyor” koyar öyle yaşarız, sevdiğimize kavuşuncaya kadar” diyorum. “Biz yarım gönül vermeyi, yarım sevmeyi, yarım sarılmayı bilmeyiz ki” diyorum.
Sonra sazımı elime alıp önce “Sivas Ellerinde sazım çalınır” sonra “Değme felek, değme bana derdim var benim” diyorum. “Yara dışarıdan olsa, halk ona bir melhem çalar, benim yarem içerdendir, çare bilmem ne edeyim” diyorum. “Yolun sonu gözüküyor, gözüksün anasını satayım, sonunda yeşil gözlüm varsa” diyorum. Diyorum işte, daha neler diyorum, neler diyorum. Veysel ile dertleşiyorum, Pir Sultan ile dertleşiyorum, Mahsuni’nin mısralarına sarılıyorum.
Kendim çalıp, kendim dinliyorum. Kendimi dinliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder