EĞER
Marmaris Sonbahar da güzeldir, bilhassa Ekim ayı. Yerli ve yabancı turistler evlerine döndüğünden, trafik ve park sorunu yoktur. Plajlar bomboştur. Deniz hala sıcak olduğundan rahat rahat yüzersiniz. Güneş artık boğucu ve yakıcı olmaktan yorulduğundan sahilde yürümek hatta dağlara tırmanmak bir zevk haline gelir. Güneş ışıkları yumuşadığından renkler ortaya çıkar ve mükemmel fotoğraflar çekebilirsiniz. Bana her sorulduğunda Marmariste en güzel, en sevdiğim ay Ekim ayıdır derim, derdim.
Yeşil Gözlü Güzel Kadını, tam iki yıl önce, en sevdiğim mevsimde, en sevdiğim ayın 19 unda, bir Pazar gününde kaybettim. Bakın nasıl da geçti iki koca yıl.
Şimdi Sonbaharı, Ekim ayını, 19 rakamını, Pazar günlerini sevmiyorum, sevemiyorum.
Eğer böyle bir acı yaşamasaydım, eğer her şey kötü bir rüyadan ibaret olsaydı, eğer zamanı geri çevirebilseydim, eğer Yeşil Gözlü Güzel kadınımla eski mutlu günlerime dönebilseydim;
Daha az konuşur, daha fazla dinlerdim.
Daha az şikayet eder, ne kadar “Hayır” dese de ona mutfakta yardımcı olurdum.
O salak futbol proğramlarını gece geç vakitlere kadar seyretmez, onunla birlikte yatardım.
Daha fazla sarılır, gamzelerini daha fazla öperdim.
Defalarca Roma’ya götürürdüm onu.
Onunla daha fazla dans eder, türküler söyler, düğünlerde göbek atardım.
Ona daha fazla çiçek getirirdim.
Onu her fırsatta kırlara, dağlara çıkarırdım.
Dizine yatar, o saçlarımla oynarken gözlerinin içine bakar hayaller kurardım.
Daha fazla seyahat planları yapardım.
Daha fazla şiir, kitap, öyküler yazardım ona.
Her fırsatta ne kadar güzel olduğunu söyler daha fazla iltifat ederdim.
O resim yaparken yanı başında sessizce saatlerce oturur, incecik parmaklarını seyreder, hiç yanından ayrılmazdım.
Daha fazla şımarır, daha fazla şımartırdım.
Daha fazla güldürürdüm onu, daha fazla gülerdim onunla.
Daha az şikayet eder, ne kadar “Hayır” dese de ona mutfakta yardımcı olurdum.
O salak futbol proğramlarını gece geç vakitlere kadar seyretmez, onunla birlikte yatardım.
Daha fazla sarılır, gamzelerini daha fazla öperdim.
Defalarca Roma’ya götürürdüm onu.
Onunla daha fazla dans eder, türküler söyler, düğünlerde göbek atardım.
Ona daha fazla çiçek getirirdim.
Onu her fırsatta kırlara, dağlara çıkarırdım.
Dizine yatar, o saçlarımla oynarken gözlerinin içine bakar hayaller kurardım.
Daha fazla seyahat planları yapardım.
Daha fazla şiir, kitap, öyküler yazardım ona.
Her fırsatta ne kadar güzel olduğunu söyler daha fazla iltifat ederdim.
O resim yaparken yanı başında sessizce saatlerce oturur, incecik parmaklarını seyreder, hiç yanından ayrılmazdım.
Daha fazla şımarır, daha fazla şımartırdım.
Daha fazla güldürürdüm onu, daha fazla gülerdim onunla.
Ama daha fazla sevemezdim!..