ARTIK BİLMİYORUM Kİ!...
Lokantamın bahçesinde oturuyorum. Yalnızım, saat biri yirmi geçiyor. Bunaltıcı sıcak biraz azaldı. Artık nefes alabiliyorum. O kadar güzel gözüküyor ki her şey. Çiçeklere bakıyorum, müzik dinliyorum, havuza akan suyun sesi büyüleyici, insanın içini serinletiyor. Gece kuşlarını duyuyorum belirli belirsiz. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Hayat ne güzel de akıp gidiyor. Neler geliyor aklıma neler.
Bugün bir sevimsiz telefon daha aldım. Çok ama çok sevdiğimiz bir kader arkadaşımızı daha kaybettik. Bu bir haftada aldığım üçüncü kara haber. Sonbahar erken mi geldi ne. Birer birer düşüp gidiyoruz.
Koca adam, kalender, güzel insan Emin Ağa, gülünce gözleriyle yüreğini birleştiren koca çınar, “Ağa” lakabını köküne kadar hak eden güzel kardeşim benim, bizleri, aileni, o çok sevdiğin çocuklarını bırakıp, ruhsuz bir yoğun bakım odasında çekip gideceğin hiç aklına gelir miydi acaba?
Ya sen canım, tombiş Asım’ım sinsi bir kalp krizi geçirip dünyaya veda edeceğini hiç düşündün mü, hiç aklına geldi mi o çok sevdiğin gitarlarını bile bırakıp gideceğin?
Ya sen Erer Özsancak, benim, ilk okul, orta okul, lise arkadaşım, vefalı arkadaşım, altın kalpli kardeşim. Şimdi bana kimler Antalya’dan telefon açıp “ Güvenim canım, toparlan artık gözünü sevdiğim. Bak çok sevenin var bizleri mahzun etme, üzme “ diyecek.
Hayat insanlar kadar acımasız. Dedim ya, neler geliyor aklıma neler.
İnsanları kör eden, şeytanın en büyük silahı, o ego denen şey nasıl bir musibet, nasıl bir eziyet. Bu yaşadığımız üzüntü dolu, kaygı dolu günler daha ne kadar sürecek? O kadar birbirimize ihtiyacımız var ki.
Köy düğünlerini özledim. Zeybek oynamayı özledim. İyi haber duymayı özledim. Sevgilime sarılıp öpmeyi, dans etmeyi, hatta kavga etmeyi özledim. Sevmeyi, sevilmeyi, insan gibi yaşamayı özledim. Suçluluk duymadan gülmeyi, etrafımda gülen insanlar görmeyi özledim.
Biliyorum, hepimizin derdi aynı, çok iyi biliyorum.
Hayırlısı, bu da geçer, gün doğmadan neler doğar, biz neler neler gördük mü diyelim? Ne diyelim, neye inanalım bilmiyorum ki!...
Başımı koyup, dertleşeceğim, beni seven hisseden bir omza o kadar ihtiyacım var ki. Hayata sarılmaya çalışmaktan yoruldum.
İstesem de istemesem de 70 yaşına girdiğimi hissediyorum artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder