17 Kasım 2016 Perşembe

BİR YAZ SABAHI
Saatime bakıyorum Sabahın dördü, hatta dördü on bile geçiyor. Bir türlü uyku tutmadı. Döndüm durdum yatağımda. Denemediğim pozisyon kalmadı uyumak için, olmadı olmadı. Sonunda kalktım, çalışma odama indim, masamın başına geçtim, yazmaya başladım. Bir de sigara yaktım, iyi mi?
İşte, yazarlık böyle bir şey, kafanızda satırlar dans etmeye başladı mı yandınız. Dolu bir kafayla uyuyamıyorsunuz. Yazmanız lazım, boşaltmanız lazım o satırları. Başka türlü rahatlamanız mümkün değil.
Güzel bir sabah diyelim. Ortalık serinlemiş. Bu gün mübarek Kadir Günü, bahçemden öyle bir yasemin kokusu geliyor ki inanamazsınız, buram buram. Mahallenin bütün horozlarını tek tek dinliyorum. Köpekler havlıyorlar. Bazıları o kadar kararlı ve ısrarlı havlıyorlar ki sanki dünyanın sonu geldi sanıyorsunuz. Gece kuşları da var bu arada, dev çam ağaçlarının karanlığında ötüyorlar.
Oturdum sağ elim çenemde, bir yandan sakallarımla oynuyor, bir yandan düşünüyorum. 22 aydır sizlere yazıyorum. Sonunda yeşil gözlü güzel kadını hepinize tanıttım. Onu sizlerle tanıştırdım. Gerekliydi bu yazılar, gerekliydi. Çünkü Yasemin yalnız güzel, çok güzel bir kadın değil, aynı zamanda asil, fedakar, sağlam duruşlu, dünyaya ender gelen, insanlara örnek olacak bir kadındı. Birde üstüne üstlük inanılmaz yaratıcı bir ressamdı. Onun böyle sessiz sedasız ölüp, gömülüp gitmesine gönlüm razı olmadı. Çok yoruldum, çok üzüldüm, çok gözyaşı döktüm, çok midem yandı ama sonunda sizlere bir melekle yaşamanın güzelliğini, ve o meleği kaybetmenin inanılmaz acısını anlatabildim. Bana binlerce mesaj gönderdiniz. Rahmet okudunuz. Hatta bazılarınız yeni doğan bebeklerinize Yasemin adını koydunuz. Dahası bahçelerine, iş yerlerinin önüne yasemin çiçekleri diken okurlarım oldu. Nasıl sevindim, nasıl mutlu oldum bilemezsiniz.
Sizlere güzel kızım Bahar’ı da anlattım. Boy boy resimlerini koydum. Onun o kalbiyle bakan güzel, derin kocaman gözlerini gördünüz. Kızımı da tanıdınız biraz. Yeşil gözlü güzel kadın, henüz Bahar 3 yaşındayken onu kucağına alıp, sabırla insan anatomisini, resim yapmasını öğretti. Ona el verdi. Onunla ruhunu paylaştı. Bu gün Bahar fevkalade bir ressam, başarılı bir piyanist, aynı zamanda gitar çalıyor, besteler yapıyor ve şahane şarkılar söylüyor. Sesi o kadar güzel ki. En önemlisi; herkesin sevdiği, sanatına ve kişiliğine saygı duyduğu bir insan oldu ve hiç kimsenin anlayamayacağı gizemli derin bir iç dünyası var.
İşte böyle “F” vitaminlerim canlarım benim. Bu iki insan bana cenneti yaşattılar. En güzel günlerimi onlarla paylaştım. Çok şanslı birisiyim çok. Benim ufkumu açtılar, bana güzel bir insan olmayı öğrettiler. Onlar sayesinde, onların sevgisiyle kocaman bir kalbim oldu benim. Şimdi birisi cennette, diğeri çok mutlu bir yaşam sürdürüyor kendisi gibi bir ressam olan eşiyle. Allah ağzının tadını bozmasın mutluluğu daim olsun.
Bana gelince yoruldum ama görevimi tamamladım. Bundan sonra sizlere farklı yazılar yazacak, hayatın farklı taraflarını paylaşacağım. Daha önce de yazdığım gibi kitaplarımdan alıntılar koyacağım facebook sayfama. Eşimle kızımı unutacağımı sanmayın, zaman zaman onlara da döneceğim, ama ağırlıklı olarak hayatımdan yeni kesitler bulacaksınız, yeni insanlarla tanışacaksınız satırlarımda. Biliyorum, bu günlerde hepimiz sıkıntılıyız, ama inanın hala güzel insanlar var yaşadığımız dünyada.
Bu arada kitaplarımı alın, okuyun, sevdiklerinizle paylaşın, tembellik etmeyin. Bakın bu yaşa geldim hala sizleri düşünüyor, sizlere yazıyorum. Yeni kitaplar yayımlatmak için desteğinize ihtiyacım var. Başka türlü olmuyor maalesef. Birbirimize muhtacız yani.
Hadi hayırlısı. Bakalım önümüzde ki günler ne gösterecek, neler getirecek, ben de sizler kadar merak ediyorum inanın.
Saat sabahı beşi oldu. Horozlar, köpekler, gece kuşları hiç birimizi uyku tutmadı. Bir sigara daha mı tüttürsem ne?
Kadir gününüz mübarek olsun. Hep birlikte inşallah,ağız tadıyla, güzelliklerle kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder