YÜZMEYE DEVAM
Yüzmeyi çok severim. Yüzmeyi seven birisi için Marmaris’te yaşamak Allahın bir lütfudur. Bu arada ben 12 ay yüzerim, yani kış, yaz hiç fark etmez. Marmarislilerin bedenleri çok naziktir. Kış aylarında soğuk bir şey içmezler,( Ah bir de kış olsa yüreğim yanmaz) kat kat giyinirler ve devamlı hasta olurlar. Kışın ben denizde yüzerken onlar beni deli sanar, ben de onları.
Marmaris ve civarında yüzmek büyük zevktir. O kadar güzeldir ki deniz. Bozburun, Söğüt, Orhaniye, Turgut, Palamutbükü, Datça, Amos, Turunç, Kulubük, nereye gideceğinizi şaşırırsınız. Ben denize bir atladım mı çıkmak bilmem. Uzun süre yüzerim ve hiç yorulmam, daha doğrusu yorulmazdım!
Son günlerde bana anlayamadığım bir şeyler olduğunun farkındayım. Yüzerken nefesim daralmaya, göğsümde tuhaf bir ağırlık hissetmeye başladım. Hatta zaman zaman neredeyse müzmin bir sigara tiryakisi gibi nefes nefese kalmaya başladım. Herhalde bu kalbimin artık yavaş yavaş teklemeye başladığını gösteriyor diye düşünüyorum.
Hastanelerden o kadar yıldım, o kadar ürktüm, o kadar bezdim ki, ne olursa olsun her şeyi oluruna bırakmaya niyetim var. Çünkü eğer bir muayeneye gidersem başıma gelecekleri tahmin edebiliyorum. Hemen mermiler atılmaya başlayacak. Üç damarınız tıkalı, beş damarınız tıkalı, hayret nasıl böyle yaşayabilmişsiniz, her an bir kriz geçirebilirsiniz, bir an önce ameliyat olmanız lazım, belki balonla veya stent takarak halledebiliriz, geç kalmayın falan filan.
Küçük bir kasabada yaşamanın en güzel taraflarından biri hemen hemen herkesi tanımanızdır. Yıllar önce çok sevdiğim bir doktor arkadaşım kendi hastanesini açmıştı. Bir gün hastanesinin önünde sohbet ederken bana “Bak Güven Abi bizim işimiz senin restoran işletmesine benzer aslında. Sana bir masa, bize bir hasta aynı şeydir. Sen şampanya açar para kazanırsın, bizim şampanyamızda ameliyattır” demişti gülerek.
İşte böyle, kimseye şampanya açtırmaya niyetim yok. Bu yaştan sonra bir takım maceralar yaşamaya da hiç niyetim yok. Son on senede yaşadığımız olaylardan sonra hangimizin kalbi sağlam kaldı ki?
“Gidebildiği yere kadar” diyorum.
Yüzmeye devam yani!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder