17 Kasım 2016 Perşembe

AREFE
Arefe gününün dini derinliklerini bilmem, ama Arefe gününün özelliğini hissederim. Sanki bu günler de kalbim bir başka çarpar. Bence bu günler insanların ders alacakları, kendilerine çeki düzen verecekleri, mezarlıkları, ölenlerini ziyaret ederek ölümün herkes için olduğunu, sıranın bir gün kendilerini de geleceğini anlayacakları gündür.
İşte o günlerde mezarlıklara kocaman bir özlem ve bekleyiş heyecanı yerleşir. O kimi yapılmış, kimi öylece bırakılmış, kimi pırıl pırıl çiçeklendirilmiş mezarlarda kollar açılır, kucaklamalar gerçekleşir. Gören gözler bunu görür, kabaran kalpler birleşir, toprak titrer ve bu bütün gün devam eder.
Arefe günlerinde mutlu olmuş mezarları da hayal kırıklığına uğramış, boynunu bükmüş mezarları da hissederim ben. Artık beklemekten ümidini kesmiş olanlara, karınca kararınca bildiğim duaları okur, renk değiştirmiş mermerlerine dokunur, selamlaşır yalnızlıklarını paylaşmaya çalışırım.Ulaşabildiğim kadar.
Bazı mezarlar beni öyle duygulandırır ki, içimden başuçlarına oturup ”Hadi anlat” demek gelir.”Hadi anlat, rahatla”
Koyacağınız bir demet çiçek, yanlış olsa bile okuyacağınız bir dua, dudaklarınızdan dökülen birkaç güzel söz, serpeceğiniz bir sürahi su iç dünyanızı duygularınızı öyle bir değiştirir ki.
İnanamazsınız.
Ferahlarsınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder