AKLINIZI BAŞINIZA ALIN!
Dostlarım bu gün sizlere aile bağları ile ilgili bir yazı yazmaya karar verdim. Daha önceki yazılarımda benim iki abim, iki de ablam olduğunu, benim en küçük kardeş olduğumu yazmıştım. Eklediğim resimde gördüğünüz bu sevimli, güzel şahıs benim büyük abim İsmet Karabenli’dir.
Büyük Abim İsmet Karabenli ailenin Rudolf Valentinosu’ydu ve çok yakışıklıydı. Babamın öğretmen maaşı beş çocuğa yetmediğinden, İsmet abim sanat okulunu ordudan aldığı bursla okuyup,mezun olur olmaz astsubay olarak Silahlı Kuvvetler’ katılmak üzere daha gencecik hatta çocuk yaşlarda İstanbul’a gitti ve kısa zamanda adı büyük şehrin skandallarına karışmaya başladı. Ara sıra birkaç günlüğüne hasret gidermek için Sivas’a gelen abimi mahalleli gazetelerden ve magazin haberlerinden izlediğinden iyi tanırdı. Ben ise abimin şöhretini bildiğimden her fırsatta mahalle ki çocuklara poz atardım. Abime hayrandım. Her gelişinde bir yığın bavulla gelir, çok şık giyinirdi.( Hala öyle) Sayısız elbisesi ve ayakkabısı vardı.
Sonra her nasılsa Abim gönüllü olarak Kore Savaşına katıldı. O zamanlar savaş devam ederken, Ankara Radyosu’nda Kore’deki askerlerin istedikleri şarkılar okunurdu. Proğramın yayınladığı saatlerde bütün aile radyonun başına toplaşıp, acaba abim hangi şarkıyı isteyecek diye merakla beklerdik. Hep “Ayağına giymiş sedef nalini” şarkısını isterdi. Annem ve ablam Suzan birbirlerine sarılıp ağlar, babamın gözleri nemlenirdi. Bense adam hem sağ hem de şarkı istiyor, herkes niye ağlıyor diye hayret ederdim.
Abim İsmet o inanılmaz disiplini ve o sert görünüşünün altında ki yumuşacık kalbiyle bana çok iyi bir abi oldu. Eklediğim resimde birbirimize ne kadar duygu ve sevgi ile baktığımızı görüyorsunuz. O kadar sene sonra gurbet ellerinden ülkeme dönmemin en büyük nedenlerinden biridir bu koca çınar. Şimdi sizlerle bana doğum günümde yolladığı mesajı paylaşıyorum.
“ Canım kardeşim; senin ağabeyin olmak benim için tarif edemeyeceğin kadar büyük mutluluk. Doğduğundan bu güne seni bize bağışlayan tanrıma şükranlarımı, dualarımı iletiyor, sevginle dolu kalbimle seni kucaklıyor, doğum gününü kutluyorum
.
Şimdi dostlarım ben bu yazıyı neden yazdım. O kadar çok birbiri ile geçinemeyen hatta birbirlerini eğer yapabilseler bir kaşık suda boğmaya çalışan kardeşler var ki inanamıyorum. Allah bana iki abi iki abla nasip etmiş. Kurban olurum onlara da, onları yaratan Allah’ıma da. İşte tam burada naylon şeyhiniz devreye girer ve derki. “Siz o ana rahmini paylaştınız, orada hayat buldunuz. Bundan kutsal ne olabilir ki. Hala vakit varken aranızda ki dünyevi sorunlar ne olursa olsun sarılın kucaklaşın, birbirinize sevgi ile bakın. Hoşgörüden asil ve güzel bir davranıştır yok unutmayın.
Şimdi dostlarım ben bu yazıyı neden yazdım. O kadar çok birbiri ile geçinemeyen hatta birbirlerini eğer yapabilseler bir kaşık suda boğmaya çalışan kardeşler var ki inanamıyorum. Allah bana iki abi iki abla nasip etmiş. Kurban olurum onlara da, onları yaratan Allah’ıma da. İşte tam burada naylon şeyhiniz devreye girer ve derki. “Siz o ana rahmini paylaştınız, orada hayat buldunuz. Bundan kutsal ne olabilir ki. Hala vakit varken aranızda ki dünyevi sorunlar ne olursa olsun sarılın kucaklaşın, birbirinize sevgi ile bakın. Hoşgörüden asil ve güzel bir davranıştır yok unutmayın.
Sonra çiçekler dikmek, sulamak, gözyaşı dökmek, toprağı öpmek yetmeyecek. Bunu böyle bilin, çok içiniz yanar çooook…
Aklınızı başınıza alın.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder