5 Ağustos 2017 Cumartesi

ANALAR GÜNÜ DEVAM
Sizlerle paylaştığım “ANALAR GÜNÜ” yazıma gösterdiğiniz ilgi, anama okuduğunuz rahmet, o sıcacık, duygu dolu zarif yorumlarınız için hepinize çok teşekkür ederim.
Dikkat ederseniz “Anneler günü” değil “Analar günü” başlıklıydı yazım. Ben ana demeyi severim. Sanki "Ana" kelimesi söylerken ağzımı daha bir doldurur. Bir Sivas’lı olarak “Ana” demeyi daha Anadolu’ca bulurum. Mesela “Hay anasını” deriz, “Hay Annesini” dersek komik olur. Anadolu yerine “Anne dolu”dersek herkes bize güler herhalde. “Ana gibi yar olmaz başka bir örnektir. Her neyse bir takıntım yok, isteyen istediğini söyler, kullanır veya sever. Ben “Ana” demeyi tercih ediyorum.
Sizlerle paylaştığım anılarım tamamen yaşanmış anılardır. Elimden geldiği kadar doğru hatırlamaya ve objektif olmaya çalışırım. Hissetmediğim bir şeyi yazmam, daha doğrusu yazamam. Evet, sizlerle paylaştığım “ ANALAR GÜNÜ” yazımı yazarken çok duygulandığım bir yazımdı, sizler de bunu hissettiniz biliyorum.
Bu günkü yazım yine Analarla ilgili ama bu defa sizi güldürmeye eğlendirmeye niyetliyim.
Efendim, kime Kanada dediysem hemen “Ayyyy ne kadar soğuk? İnsan oralarda nasıl yaşar? Sorularına muhatap oldum belki yüzlerce defa. Evet, Kanada’nın bazı bölgelerinde kışlar uzun ve soğuk geçer.
İşte böyle çoooook soğuk bir kış günü, tipi delirmiş, kar savruluyor, göz gözü görmüyor. Bir marketin kapısı açılır. İçeri kaşları buz tutmuş, yüzü soğuktan morarmış bir adam girer. Rüzgar da savrulan kar girmesin diye güçlükle kapıyı kapatır.
“Yahu” der marketin sahibi, “Kardeşim sen delirdin mi? bu havada alışveriş yapmaya gelinir mi? Adamcağız boynunu büker ve” ANAM GÖNDERMEZDİ AMA KARIM GÖNDERDİ” cevabını verir.
İşte böyle "F" vitaminlerim benim. Analar günü bitmedi. İnşallah birçoğunuz için yeni başlıyordur.
Gününüz güzel olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder